ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan'dan haftanın analizi: MÜSİAD'dan 'acil reform' uyarıları ve talepler; asgari ücrette insanca artış, örnek demokrasi, adil hukuk, kamuda güçlü denge-denetim, gençlere umut
Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) 'orta gelir ve orta demokrasi' tuzağından çıkış için ekonomi, teknoloji, dijital ve yeşil dönüşümün yanı sıra demokrasiye ve sivil topluma alan açılması, hukuk devleti, insan hakları ve özgürlükler alanında iktidara acil reform çağrısı ve uyarılarda bulundu.
Zülfikar DOĞAN
(ANKARA) - Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) ‘orta gelir ve orta demokrasi’ tuzağından çıkış için ekonomi, teknoloji, dijital ve yeşil dönüşümün yanı sıra demokrasiye ve sivil topluma alan açılması, hukuk devleti, insan hakları ve özgürlükler alanında iktidara acil reform çağrısı ve uyarılarda bulundu.
Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) yöneticilerinin iktidara yönelik siyasi ve ekonomik eleştirileri, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığına dönük ifadeleri ardından haklarında açılan soruşturma ve yurt dışı yasağı getirilmesi iş dünyasının susturulması açısından önemli bir kırılma noktası olmuştu. MÜSİAD’ın Uluslararası Teknolojik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) ile ortaklaşa hazırladığı “Orta Gelir Tuzağından Çıkış: Etkin Kapasite Kullanımı, Verimlilik Artışı ve Yeni Rekabet Alanları” başlıklı rapordaki tespit, uyarı ve öneriler ise muhafazakâr iş dünyasının da ekonomik, sosyal ve siyasi politikalardan memnuniyetsizliğini ve muhalefetini yansıtması açısından dikkat çekiyor.
Geçtiğimiz mayısta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla 28. Olağan Kongresini yapan MÜSİAD’da başkanlık Mahmut Asmalı’dan Burhan Özdemir’e geçti. Özdemir’in güncel ekonomik sorunlarda MÜSİAD’ın talep ve önerilerine ilişkin dile getirdikleri, iktidara ‘kayıtsız-koşulsuz destek’ yerine ‘dostane eleştiri ve uyarılar’ içeriyor.
İnsanca asgari ücrete geçmiş enflasyon zammı, milli gelir ve büyümeden pay
2026’da uygulanacak asgari ücretle ilgili tartışmalar sürerken, işçilerin komisyondan çekilmesi, ekonomi yönetiminin ‘hedef enflasyona göre artış’ ısrarı ve TÜSİAD, TİSK, TOBB’un suskunluğuna karşın ilk önemli çıkış MÜSİAD’ın yeni başkanı Burhan Özdemir’den geldi. Önceki Başkan Mahmut Asmalı’nın geçen yıl yüzde 44’ü aşan enflasyona rağmen 2025’te asgari ücrete yüzde 25’in üzerinde zam yapılmaması çağrısına karşın, yeni başkan Özdemir hem ekonomi yönetiminin hedef enflasyon kadar zam ısrarına hem de açlık sınırı altında asgari ücrete karşı çıktı.
Asgari ücrete hedeflenen enflasyon yerine, gerçekleşen geçmiş enflasyona endeksli zam yapılmasını savunan MÜSİAD Başkanı dar gelirli milyonlar için ‘anlamlı ve moral verici’ bir artış istedi. Özdemir; “Sanayici daha çok üretici TL maliyetlerin yükselmemesi, asgari ücretin yüksek açıklanmaması arzusunda. Öte taraftan asgari ücrette beklenenin bir miktar üstünde açıklamaya toplumun ihtiyacı olduğunu, hanehalkının morale ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Beklenen enflasyon değil gerçekleşmiş enflasyon, artı milli gelirden pay alınması lazım. Büyüme oranının da üzerine eklenerek asgari ücretin açıklanması güzel olur” dedi.
Her şey ekonomik göstergelerden ibaret değil, toplumsal adalet ve etik değerler de önemli
MÜSİAD’ın 48 yaşındaki genç başkanı kısa süre önce “2025-2027 Değer Temelli Kalkınma Vizyonu” strateji belgesini açıklamıştı. Belgede kalkınmanın yalnızca ekonomik göstergelerle değil; “Toplumsal adalet, üretkenlik, etik değerler ve kurumsal kapasiteyle birlikte inşa edilmesi’ gerektiği vurgulandı. Dolayısıyla her ay enflasyon, işsizlik, dış ticaret, turizm vb. ekonomik göstergeler açıklandıktan sonra ‘her şey iyiye gidiyor, turizmde rekor, ihracatta rekor, enflasyon-işsizlik düşüyor’ vb. açıklamalar yapan bakanlara ‘her şey göstergelerden rakamlardan ibaret değil, toplumsal adalet, etik değerler, kurumsal saygınlık ve güven de çok önemli’ mesajı verildi.
Son olarak UTESAV’la ortak hazırlanan rapor ise iktidar ve ekonomi yönetimine ılımlı muhalefetin ötesinde, her geçen gün gerileyen demokrasi, adalet, hukuk, insan hakları, özgürlükler, gençlerin tükenen umutları konusunda acil reform, uyarı ve öneriler içeriyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve bakanların yıl sonunda milli gelirin 1,5 trilyon dolara ulaşacağı, Türkiye’nin yüksek gelir grubu ülkeler arasına geçeceği söylemlerine karşılık, MÜSİAD raporunda Türkiye’nin yıllardır ‘orta gelir tuzağına takılıp kaldığı’ tespitiyle, çıkış yolları gündeme getiriliyor ve ‘özel sektöründe kendisini yapısal reformlara tabi tutması’ gereğine işaret ediliyor.
‘Orta demokrasi’ değil ‘ileri-örnek demokrasi’, insan hakları, adil hukuk, sivil topluma geniş alan
Raporun 110-111 ve 112’nci sayfalarında ise sanayi, ekonomi, refah toplumu yolunda atılımlar için gerekli asıl reformların ‘daha ileri demokrasi, daha adil ve hızlı işleyen hukuk devleti’ olduğu vurgulanıyor. 20 bin dolayında iş insanını, 60 binden fazla işletmeyi çatısı altında toplayan MÜSİAD raporunda yer verilen aşağıdaki tespitler, muhafazakâr iş dünyasının da mevcut durumdan rahatsızlığını sergiliyor:
“Öngörülebilirliği artıran, hukuk sisteminin adil ve hızlı biçimde işlemesini sağlayan, karar alma mekanizmalarına katılımı teşvik eden, denge ve denetim sisteminin etkin çalışmasına fırsat veren, kamu kaynaklarının etkin kullanımına riayet eden, sivil toplumun gelişiminin önünü açan, iktisadi ve ticari hayatın gelişim hızına uygun biçimde gerekli düzenleyici ve teşvik edici unsurları proaktif biçimde tasarlayıp devreye alan, gelir ve servetin adil paylaşılabilmesi için fırsat eşitliği sağlayan bir kurumsal yapı; müreffeh, demokratik, barışçıl, insan onuruna yakışır bir yaşam için gereklidir.”
2001’de Kemal Derviş-Bülent Ecevit tarafından hayata geçirilen, 2002’den sonra da AKP tarafından sürdürülen ‘iktisadi, siyasi ve sosyal’ reformların sadece ekonomik büyümeyi artırmakla kalmadığı, insan haklarına saygıyı ve demokrasiyi güçlendirdiği belirtilen raporda, ‘Bu gelişmeleri sürdürülebilir kılmak için refah artışını tabana yaymak, gençlere umut aşılamak, demokrasinin temellerini güçlendirmek ‘ön koşul’ olarak sıralanıyor.
MÜSİAD’a göre, ‘orta gelir ve orta demokrasi’ tuzağından çıkış için 2010’dan bu yana ‘yeni nesil reformlara’ ihtiyaç duyulmasına karşın; 15 Temmuz darbe teşebbüsü, Suriye savaşı, siyasi çalkantılar vb. nedenlerle reform süreci yavaşladı, geriye gitti. Buradan çıkış için yapılması gerekenler raporda şöyle dile getiriliyor:
“Daha demokratik bir anayasa, daha adil ve hızlı işleyen hukuk sistemi, kamuda israfın önlenmesi için denetim ve gözetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, daha adil bir vergi sistemi, sivil topluma daha fazla alan açılması, yalnızca bölgesel düzeyde değil küresel düzeyde örnek gösterilebilecek bir demokrasi, toplumdaki her kesimden insanın yaşam memnuniyetinin artırılması…”
Sanayide işsizlik artarken 2026 bütçesi Mecliste, gözler faizde
Açıklanan üç kritik veri ekonomide işlerin pek de yolunda gitmediğini bir kez daha gösterdi. TÜİK’in açıkladığı Ücretli Çalışan İstatistikleri sanayide işsizliğin arttığını, özellikle imalat sanayiindeki istihdam kaybının 2009 küresel krizinin de altına indiğini gösterdi. Uzun süredir sanayide üretim ve istihdam kaybı yanında kapasite kullanımının da düştüğünü sergileyen rakamlar, TÜİK tarafından da resmi olarak teyit edildi.
Diğer yandan 18,9 trilyon TL olarak bağlanan 2026 Bütçe Yasa Teklifi TBMM Başkanlığına sunuldu. 2026-2028 Orta Vadeli Program (OVP) hedeflerine göre hazırlanan bütçe teklifinde aslan payı yine faiz, borç geri ödemeleri, personel maaşları ve sosyal güvenlik sistemine yapılacak aktarmalara ayrıldı. Kamuda tasarruf ve israfın önlenmesi adına doğru düzgün bir önlem içermeyen 2026 bütçe teklifi, yatırımlara ayrılan kaynak açısından da beklentilerin çok gerisinde.
Bu hafta 23 Ekim’de toplanacak Merkez Bankası Para Politikaları Kurulu’ndan çıkacak faiz kararı iç ve dış piyasalarla, iş dünyası tarafından merakla bekleniyor. Yüksek çıkan eylül enflasyonu sonrası, Merkez Bankası’nın ekim anketinde de yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 31,77’ye yükseldi. 23 Ekim’de 250 puan ve üzeri faiz indirimi beklentileri geri planda kaldı. Buna karşılık 100-150 puanlık bir indirim ya da faizin yüzde 40,5’ta sabit tutulup indirimin pas geçilmesi beklentisi öne çıkıyor.