Dervişoğlu: Cumhuriyet imtiyaza geçit vermez, hesap sorulacak
İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de iktidarı imtiyaz düzeni ve savunma alımları üzerinden eleştirdi. 'Cumhuriyet, hanedanla birlikte imtiyazları da bitirir' mesajı verdi. S-400, F-35 ve 65 milyar dolar tartışmasını gündeme taşıdı. İşte detaylar…
(TBMM) – İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında sert bir konuşma yaptı. “Bunlar eşitlik dediklerinde iktidar imtiyazlarını, adalet dediklerinde ise bir yol ayrımını gizliyorlar” diyen Dervişoğlu, Cumhuriyet’in özünü “imtiyazların kaldırılması” olarak tarif etti ve Türk milletinin “hanedancılığa ve istibdada” geçit vermeyeceğini vurguladı.
Dervişoğlu’na göre sorun yalnız üslup veya yöntem değil; “hukuktan uzak bir Cumhuriyet” arayışı. “Beka” söyleminin “küçük çıkarların korunması”na dayandığını savunarak, “Türk milleti buna izin vermeyecek” çıkışını yaptı.
Cumhuriyet ve imtiyaz düzeni
Cumhuriyet’in yalnızca hanedanın sona ermesi değil, imtiyazların da ortadan kalkması olduğunu hatırlatan Dervişoğlu, ortak kimliğin adını “Türk kimliği” olarak tanımladı. Bu kimliğin kapılarının Cumhuriyeti kuran herkese açık olduğunu, tek ölçütün saygı ve sadakat yükümlülüğü olduğunu söyledi. Ona göre cumhuriyet fikrinin düşmanları, “kayırma ve iltimasa dayalı düzeni” korumak için organize bir şekilde hareket ediyor.
Siyasi alanı “eşitlik ve adalet” söylemiyle örterek imtiyaz talebini meşrulaştıran çevreleri eleştiren Dervişoğlu, bu yaklaşımın modern dünyada ayakta kalmanın panzehiri olan cumhuriyet akdini zayıflattığını savundu.
Savunma sanayii ve F-35 / S-400 tartışması
Dervişoğlu, Türkiye’nin savunma sanayii üretimine verilen emeği takdir ettiğini ancak alım politikalarında “fiyasko” yaşandığını öne sürdü. Güvenlik yatırımlarının “iç politikada propaganda” malzemesine dönüştürüldüğünü, önceliğin ulusal güvenlik olmak yerine “siyasi ikbal için dış müttefik arayışına” kaydırıldığını iddia etti.
F-35 projesine giriş kararının Milli Güvenlik Kurulu’nda alındığını, Türkiye’nin ortaklardan biri olduğunu ve 100 uçak sipariş sürecinin işletildiğini hatırlatan Dervişoğlu; yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırım, 12 milyar dolarlık parça geliri beklentisi ve uzun vadeli hava üstünlüğü hedefinin S-400 alımıyla riske atıldığını savundu. “F-35’ten vazgeçip 2,5 milyar dolara aldığımız S-400’leri kullandık mı? Nerede, nasıl konuşlandırıldı, bilen var mı?” diye sordu.
Dervişoğlu’na göre süreç yalnız ekonomik değil, stratejik bir kayıp da doğurdu. “Yunanistan ve İsrail F-35 kullanırken, bizim hava üstünlüğümüz zayıflatıldı” değerlendirmesinde bulundu; yerli projelerin kıymetini teslim ederek, tartışmanın odağının “yanlış kararlar ve sonuçları” olduğunu belirtti.
65 milyar dolar vurgusu ve alım kararları
Konuşmasında rakamlara da yer veren Dervişoğlu, F-35’ten çıkarılma ve S-400 alımıyla başlayan maliyetin “kartopu gibi büyüyerek” 65 milyar dolara kadar ulaştığını iddia etti. 75 adet Boeing uçağı için 30 milyar dolar ve Eurofighter anlaşması için 10 milyar dolarlık yükümlülüğü örnek gösterdi; “ABD ve İngiltere’de fabrikalar çalışırken, Türkiye’de üretim daralıyor” eleştirisini dile getirdi.
İddiasına göre bu tercihlerin sonucu, Akdeniz ve Ege’de –dolayısıyla Kıbrıs hattında– “hava gücü üstünlüğünün riske girmesi”. “Erdoğan kazanmış olabilir, fakat Türkiye kaybetmiştir” ifadesiyle, siyasi ikbalin devlet çıkarlarının önüne konulduğunu ileri sürdü.
Jeopolitik tablo ve milli savunma ihtiyacı
Dervişoğlu, Türkiye’nin sorunlu bir coğrafyada bulunduğunu, zamanın ruhunun da klasik güvenlik yapıları ve uluslararası hukuka tek başına dayanmayı yetersiz kıldığını söyledi. Bu nedenle savunma sanayiine yatırım ve ordunun sürekli modernizasyonunun şart olduğunu, fakat alım kararlarının “keyfi ve hoyratça” değil, kurumsal akıl ve şeffaflıkla yürütülmesi gerektiğini vurguladı.
“Kitabın ortasından konuşuyorum” diyerek, alım süreçlerinin “propaganda” için araçsallaştırılmasının ulusal güvenliği zayıflattığını savundu. “Kaynak var ama vatandaşa yok” çıkışıyla da kamu maliyesinde önceliklerin yeniden belirlenmesini istedi.
Cumhuriyet akdi, eşitlik ve hukuk
Dervişoğlu, “demokrasisi olmayan bir siyaset ve hukuktan uzak bir Cumhuriyet” talebine karşı çıktıklarını yineledi. Cumhuriyet’in ortak kimlik ve eşit vatandaşlık zeminini korumanın yolunun, imtiyazlara kapı açan iltimas düzenini reddetmekten geçtiğini söyledi. “Cumhuriyet keyfiliğe düşmandır; kayırma ve yağmaya da düşmandır” ifadesini kullandı.
Ona göre muhalefetin görevi, “millete mensubiyet dışında hiçbir mensubiyetin işlemediği” eşitlik fikrini savunmak ve Cumhuriyet’e yönelen “organize kötülükle” mücadele etmek. “Biz okyanus ötesinden icazet aramayız; meşruiyetimizi milletten alırız” vurgusunu yaptı.
Siyasi mücadele ve milli duruş
Dervişoğlu, İYİ Parti’ye yönelen saldırıların “Cumhuriyet’e ve Türk milletine yönelmiş” olduğunu söyleyerek, “Saldırı rozetimize değil, ay yıldızlı bayrağımıza” mesajını verdi. Partisinin “birlikte kalma iradesini” hatırlattı; inanç ve iradenin sarsılamayacağını, hakikati haykırmaktan vazgeçmeyeceklerini dile getirdi.
Konuşmasını, Cumhuriyet ve vatan bütünlüğü vurgusuyla tamamladı: “Cumhuriyeti yıktırtmayacağız, Türk vatanını parçalatmayacağız, Türk milletini böldürmeyeceğiz.” Salonun temposu yükselirken, tartışmaların önümüzdeki günlerde de Meclis zemininde süreceği anlaşıldı. Gözler Ankara’ya çevrildi.
Kaynak: Haber Merkezi