(ANKARA) - TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, Amasra maden faciasının 3. yılına ilişkin, "Üzerinden kaç yıl geçerse geçsin 43 madencinin ölümünü, siyasi iktidarın ve kamu kurumlarının sorumluluğunu, faciaya sebep olan politikaları ve bu politikaların uygulayıcılarını asla unutmayacağız" açıklamasını yaptı.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 14 Ekim 2022 tarihinde yaşanan, 43 madencinin hayatını kaybettiği Amasra maden faciasının 3. yılı dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.
Amasra faciasının basit bir ihma değil, madencilik bilgi ve birikiminin yok sayılmasının, teknik bilgi ve alt yapı yetersizliğinin, bilimin yerine keyfiliğin, emeğe ve emekçiye saygı yerine kar hırsının sonucu olduğunu belirten Koramaz, "Üzerinden kaç yıl geçerse geçsin 43 madenci arkadaşlarımızın acısını yüreğimizin en derinliklerinde hissediyoruz. Amasra maden faciası görünmez bir kaza değil, neoliberal anlayışın sonucu olarak kamu madenciliğinin yok edilmesi, iş güvenliği anlayışının görmezden gelinmesinin sonucudur" ifadelerine yer verdi.
Kamu madenciliğinin tasfiyesinin, kamunun işlevsiz hale getirilmesinin, özelleştirme politikalarının dayattığı çalışma koşullarının ve siyasi iktidarın emekçilerin hayatlarına değer vermeyen politikalarının bedelini Amasra’da 43 madencinin hayatlarıyla ödediğini belirten Koramaz, şunları kaydetti:
"Emek sömürüsünün derinleştiği, esnek, güvencesiz istihdamın yaygınlaştığı, emek örgütlerinin etkisizleştirildiği AKP iktidarı dönemi boyunca toplu işçi ölümleri tarihin en yüksek sayılarına ulaşmıştır. 30 binden fazla emekçi madenlerde, inşaatlarda, tarımda, ormanda, sanayide, taşımacılıkta, tersanelerde, iş cinayetlerinde hayatlarını kaybetmiştir. Özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, kuralsızlaştırma, denetimsizleştirme politikaları, çalışma saatlerinin uzatılması, fazla mesai, çalışma ortamının düzensizliği, patronların aç gözlülüğü, yetkililerin sorumsuzluğu, gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması, etkin bir denetim sisteminin kurulmaması sonucunda meydana gelen ölümler, meslek hastalıkları, sakat kalma her geçen gün artıyor. ILO verilerine göre Türkiye ölümle sonuçlanan kazalar bakımından Avrupa’da ilk sırada yer almaktadır. Biz biliyoruz ki bunun adı kaza değil, düpedüz cinayettir. Bu durum mevcut yasal düzenlemelerin iş kazalarını ve ölümlerini önlemekteki yetersizliğinin, ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda köklü ve yapısal sorunlar olduğunun en açık göstergesidir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini maliyet olarak görenler, iş cinayetlerini kader diye dayatanlar, uyguladığı politikalarla ihmalkar davranan siyasi iktidar bu cinayetlerin sorumlusudur. Oysa 'elverişli koşullarda çalışma hakkı' İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde güvence altına alınmış bir haktır."
"Düzenleme ve denetleme bağımsız bir enstitü tarafından yerine getirilmeli"
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Koramaz, iş cinayetleri ve iş kazalarının büyük çoğunluğunun önlenebilir olduğunu, bilimsel ve teknik ölçütler doğrultusunda atılacak adımlarla, göz göre göre "geliyorum" diyen facialara son verilebileceğini kaydetti. Bunun için önce insan hayatının ve emeğe değer veren bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini aktaran Koramaz, şöyle devam etti:
"Bir kez daha hatırlatıyoruz; işçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenlemelerin ve denetimin yalnızca Çalışma Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığı tarafından yürütülmesi, doğru kararların alınmasının önünde bir engeldir. Bu nedenle düzenleme ve denetleme; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yanında, Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, sendikalar, TTB ve TMMOB’den oluşan idari ve mali yönden bağımsız bir enstitü tarafından yerine getirilmelidir. Çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler bu enstitü tarafından yeniden ele alınmalı ve kararlaştırılmalıdır. Bu ölümleri ancak ve ancak işçiler, emekçiler, sendikalar, meslek örgütlerinin birlikteliği ve örgütlü mücadelesi önleyebilir. Üzerinden kaç yıl geçerse geçsin 43 madencinin ölümünü, siyasi iktidarın ve kamu kurumlarının sorumluluğunu, faciaya sebep olan politikaları ve bu politikaların uygulayıcılarını asla unutmayacağız. Unutturmayacağız. İş cinayetlerinin gerçek sorumluları hesap verinceye kadar mücadeleye devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz."













