(ANKARA) – Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CNN Türk canlı yayınında ekonomiden iç siyasete geniş bir gündemi değerlendirdi. Enflasyonun “vatandaşın temel meselesi” olduğunu kabul eden Yılmaz, “Birinci önceliğimiz enflasyonu düşürmek” dedi ve takvimi açıkladı: “2024’te yüzde 44, 2025’te yüzde 30 civarı, 2026’da yüzde 20’nin altı, 2027’de yeniden tek haneler.”
Rakamlar kulağa umut verici… Ama mutfakta kaynayan tencerede henüz o düşüş hissedilmiyor. Kira, gıda, ulaşım, eğitim derken maaşlar eriyor, etiketler her ay değişiyor. Ankara takvim paylaşıyor, vatandaş takvimdeki günleri borç hesaplayarak çeviriyor.
Enflasyonda tablo “düşüşte”, çarşıda değil
Yılmaz, üç ayaklı bir ekonomi programı yürüttüklerini söyledi: para, maliye ve yapısal dönüşüm politikaları. Ancak özellikle hizmet kalemlerinde –kira, eğitim, gıda– düşüşün geciktiğini kabul etti. “Fırsatçılık da var” diyerek piyasayı suçladı ama yurttaşın cevabı net: “Fırsatçılık kimde, markette mi, sistemde mi?”
Küresel koşullara da dikkat çeken Yılmaz, “Dünya yüzde 15 büyürken Türkiye yüzde 30 büyüdü” dedi. Fakat ekonomistler, bu büyümenin halkın cebine yansımadığı görüşünde. Üretim gücüyle övünülen Türkiye’de, alım gücü hâlâ zayıf halkası.
Deprem bölgesi “şantiye”, bütçe disiplin altında mı?
Yılmaz, “Deprem nedeniyle 90 milyar dolar harcadık” dedi. Konut, okul, hastane, yol… Hepsi yeniden inşa ediliyor. Ancak muhalefet, bu harcamaların mali denetimini ve bölgedeki ihalelerin şeffaflığını sorguluyor. “Bütçe disiplini bozulmadı” diyen Yılmaz, borçlanma artışını görmezden geldi.
Yatırım odaklı büyüme mi, halk odaklı refah mı?
“Büyümeyi tüketim değil yatırım üzerinden sağlıyoruz” diyen Yılmaz, politikanın “dezenflasyonist büyüme” olduğunu savundu. Kadın ve genç istihdamında ilerleme olduğunu ancak “daha alınacak yol bulunduğunu” söyledi.
Muhalif çevrelerse, “yatırım odaklı büyüme”nin halkın gelirine yansımadığı görüşünde. Raflardaki fiyatlara bakan vatandaş için büyüme, hâlâ kağıt üzerindeki bir istatistikten ibaret.
Tarım ve su yönetiminde alarm çalıyor
Yılmaz, “Tarım stratejik sektör” diyerek 2025 bütçesinden 888 milyar lira ayrıldığını açıkladı. Ancak kuraklık, don ve iklim değişikliği üreticiyi vurmuş durumda. Gıda fiyatları düşmüyor.
Mahalli idareleri de “yatırıma kaynak ayırmamakla” eleştiren Yılmaz, kayıp-kaçak oranlarını gündeme getirdi. Oysa belediyelerin çoğu, merkezi bütçeden gelen payların yetersizliğinden yakınıyor. Gerçek çözüm, kaynak yönetiminde değil; adil paylaşımdan geçiyor.
Savunma, KÖİ ve faiz: aynı denklem, farklı tartışma
Savunma sanayisinde “22 yıllık politikayla büyük mesafe alındı” diyen Yılmaz, kamu-özel iş birliği (KÖİ) modeline de sahip çıktı. “Keşke daha çok köprü, yol, hastane yapsaydık” derken, muhalefet bu sözleri “yeni yüklerin habercisi” olarak yorumladı.
Faiz indirimi döngüsüne girildiğini açıklayan Yılmaz, “KKM’yi sarsmadan tasfiye ettik” dedi. Ancak reel sektör hâlâ krediye ulaşmakta zorlanıyor. Faiz düşerken borç yükü düşmedi, aksine bankalarda sıkıştı.
2027 hedefi: tek hane mi, tek hayal mi?
Yılmaz, 2027’de tek haneli enflasyon sözü verirken, “Dünyanın en az borçlu ülkelerinden biriyiz” dedi. Merkez Bankası rezervlerinin 185 milyar dolar olduğunu paylaştı.
Ekonomistlerse “tek hane hedefinin gerçekçi olup olmadığı” konusunda temkinli. Zira gelir adaletsizliği derinleşiyor, orta sınıf giderek daralıyor.
Yılmaz umut dağıtıyor ama vatandaş “tek hane mi, tek hayal mi” diye soruyor.
Yeni anayasa, Gazze ve terörsüz Türkiye başlıkları
Yeni sivil anayasa için “Tüm partiler katkı sunmalı” çağrısı yapan Yılmaz, “darbe anayasasından kurtulmanın” bir zorunluluk olduğunu belirtti. Gazze konusunda “kanın durması ve iki devletli çözüm” çağrısını yineledi.
“Terörsüz Türkiye” sürecinde yeni bir döneme girildiğini söyledi, doğu illerinde ekonomik kalkınmayı vurguladı. Ancak bölge halkı hâlâ işsizlik ve göç sorunuyla karşı karşıya.
Açık uçlu tablo: umut var, güven arayışı sürüyor
Hükümet 2027’de tek hane enflasyon hedefiyle umut tazeliyor. Ama çarşıda-pazarda etiketler hâlâ çift haneli. Devletin istikrar vurgusu sürüyor, halkın sabrı azalıyor.
Sorular ortada: Hedefler kâğıtta mı kalacak, yoksa mutfağa da girecek mi? Gözler yine Ankara’ya çevrildi.
Kaynak: Haber Merkezi












