(ESKİŞEHİR) - Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Başkanı Ayfer Koçak, Eskişehir’de yaptığı basın açıklaması ile 30 Kasım’da Ankara’da gerçekleştirecekleri mitinge katılım çağrısında bulundu. Bütçenin politik bir metin olduğunu söyleyen Koçak, “Bir iktidarın bütçeyi hazırlama biçimi aslında geliştireceği politikaların da nasıl şekilleneceğini gösterir” dedi.
KESK Eş Başkanı Ayfer Koçak, Tüm Bel Sen Eskişehir Şubesi’nde basın açıklaması yaptı. 30 Kasım’da Ankara’da gerçekleştirecekleri büyük mitinge katılım çağrısında bulunan Koçak, il il gezdiklerini ve miting için örgütlenme çalışması başlattıklarını ifade etti.
“Ülke çoklu krizler ülkesine dönüştü”
Ayfer Koçak, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Ülkemizde yaşanan süreç yeni değil. Uzun süredir ekonomik kriz yaşıyoruz. Ve bu krizin bedeli de sürekli biz emekçilere çıkartılmaya çalışılıyor. Bu ülke uzun süredir sadece ekonomik kriz yaşamıyor. Bu ülke çoklu krizler ülkesine dönüştü. Sokakta yapılan röportajlara bile yansıyan çoklu krizlerin birçok yansıması var. İnsanlar artık ne adalete güveniyorlar, insanlar artık ne eğitime güveniyorlar, insanlar artık ne sağlığa güveniyorlar. Yani insanlar artık güvencesiz bir şekilde yaşıyorlar. Herkes diken üstünde yaşıyor. Biz bunlara son vermek zorunda olduğumuzu ifade etmek için aslında bu mitingi yapıyoruz. İl il bunun örgütlenmesini yapıyoruz.
“Bizlerin seçme ve seçilme hakkı gasp ediliyor”
Bugün de tekrardan yeni bir habere uyandık. Kayyum rejimi devam ediyor. Giresun-Ordu bölgesinde çalışma yürütürken Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı. Bugün de Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine atanan kayyumlar bilgisine uyandık. Bu ülkede biz bir hafta öncesinde Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını gerçekleştirdik. Cumhuriyetin en temel maddelerinden bir tanesi, demokrasinin en temel maddelerinden bir tanesi seçme seçilme hakkıdır. Bu ülkede bizlerin seçme ve seçilme hakkı gasp edilmiş durumda. Seçme seçilme hakkını gasp edenler aslında bütün hakkımızı gasp ediyorlar. Bizim tepkimizi, tutumuzu örgütlemekten başka bir çaremiz olmadığı gerçeği ortada. Bugün Mardin’de, Batman’da yaşanan, dün İstanbul’da yaşanan başka bir gün başka bir yerde karşımıza çıkacak. Bize dayatılan bu faşizm yönteminden kurtulmamız lazım.
“Geleceğimizi de cebimizde olan biteni de elimizden alıyorlar”
Bu bize aynı zamanda bir bütçe de dayatıyor. Ortaya çıkan gerçek çalışan kamu emekçileri ortalama yoksulluk sınırının da altında bir ücrete mahkum olmuş. Çalışan işçilerin yüzde 60’ı açlık sınırının çok daha altında kalan asgari ücrete mahkum olmuş. Emekli olanlarınsa açlık sınırının yarısı düzeyinin bile altında düştüğü gerçekliği yaşıyoruz. Bu faşizm adaleti, geleceğimizi elimizden alırken cebimizde olan biteni de alıyor.
“Kamusal alanda bütçelenme maalesef yapılmıyor”
Ülkedeki bütçenin yüzde 80’inden fazlası biz bordrolu emekçilerin oluşturmuş olduğu bütçe ama harcamaya gelince kamusal alanda bütçelenme maalesef yapılmıyor. Bunun karşılığı nerelerde var? Kamusal alan bütçelendirilmediğinde bizim karşımıza niteliksiz eğitim olarak çıkıyor, bizim karşımıza niteliksiz sağlık olarak çıkıyor. Bütçenin daraltılması okullarda ne olarak karşımıza çıkıyor? Sınıfların çöplüğe dönüşmesi olarak karşımıza çıkıyor. Kamuda tasarruf adı altında çıkardıkları yönetmeliklerde okullara hizmetli ataması dahi yapılmıyor. Okullar iki ay geçmiş açılmış hala hizmetlisi olmayan okullarımız var. O zaman bizim çocuklarımızın en hijyenik ortamda bulunması gerekirken çöplüğe terk edilmiş olduğu gerçeği yaşamak bize reva görülen. Kamusal alanda bütçelendirme olmadığında hepimize yansıyan şey maalesef niteliksiz bir hizmet süreci yaşamak. Ve buradan özelleştirilmesi teşvik edilmesi.
“İktidarın bütçeyi hazırlama biçimi geliştireceği politikaların nasıl şekilleneceğini gösterir”
Biz KESK olarak bütçe hakkımızı talep ederken çoklu bir değerlendirme yapıyoruz. Bizler bir tarafıyla kamusal alanda hizmet üretiyoruz ve emeğimizin karşılığını almak istiyoruz. Ama bir başka tarafıyla da nitelikli kamusal hizmet üretmek istiyoruz. Çünkü biz aynı zamanda bu hizmeti talep edeniz. Bu halkın bir parçasıyız. Bu iktidar bizi yoksullukta birleştirmeye çalışıyor. Hepimizi yoksullukta aşağı çekerek birleştirmeye çalışıyor. Biz hizmeti almaya gelen yoksul emekçilerle karşı karşıya bırakan bu iktidara karşı 30 Kasım’da Ankara’da hizmeti alanlar ve hizmeti üretenler olarak yan yana alanlarda tavrımızı ifade etmek istiyoruz. Evet, biz eğitimin nitelikli hale gelmesini istiyoruz çünkü biz nitelikli hizmet üretmek isteyenleriz. Evet, biz nitelikli sağlık hizmeti vermek istiyoruz ve nitelikli sağlık hizmetinden yararlanmak istiyoruz. Bunun için bir ülkenin en politik metni olan bütçeye karşı bir tutum ve tavır içerisindeyiz. Bir iktidarın bütçeyi hazırlama biçimi aslında geliştireceği politikaların da nasıl şekilleneceğini gösterir. Bu anlamda bütçe en politik metindir. Önümüzdeki dönem politikalarını da belirleyecek olan bütçenin de emekçiden, yoksuldan yana olması gerektiğini ifade ederek 30 Kasım’daki mitinge herkesi davet ediyoruz.”