2025-2026 Adli Yılı başladı… Diyarbakır Baro Başkanı Güleç: "Bugün karşı karşıya olduğumuz en temel sorun, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanamamasıdır"
Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, 'Bugün karşı karşıya olduğumuz en temel sorun, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanamaması, hukukun üstünlüğünün tesis edilememesidir. Ne yazık ki ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlükler sistematik olarak ihlal edilmektedir' dedi.
Haber: Ahmet ÜN - Kamera: İsmet MİKAİLOĞULLARI
(DİYARBAKIR) - Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, “Bugün karşı karşıya olduğumuz en temel sorun, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanamaması, hukukun üstünlüğünün tesis edilememesidir. Ne yazık ki ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlükler sistematik olarak ihlal edilmektedir” dedi.
Diyarbakır Baro Başkanı Güleç, 2025-2026 Adli Yılı'nın başlaması dolayısıyla bir grup avukatla birlikte Diyarbakır Adalet Sarayı önünde basın açıklaması yaptı.
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı ve temel hakların güvence altına alınması yönündeki beklentilerin henüz karşılanmadığını, bazı alanlarda sorunların daha da derinleştiğini ifade eden Güleç, 28 Kasım 2015’te Sur ilçesinde basın açıklaması yaptığı sırada güvenlik güçleri ile PKK’lı teröristler arasındaki kovalamaca ve silahlı çatışma sırasında öldürülen eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin 2013 yılında adli yıl açılışında yaptığı konuşmayı anımsattı.
Güleç, şöyle konuştu:
“Değerli Baro Başkanımız avukat Tahir Elçi, 2013 yılı Adli Yıl açılış konuşmasında yargının bağımsız ve tarafsızlığı ve insan hakları ihlalleriyle ilgili şu çarpıcı ifadeleri kullanmıştı: 'Bu ülke, devlet aleyhine suç işlediği iddiasıyla yargılananlar için tam bir cehennem, 'devlet adına' suç işleyenler için ise tam bir suç cennetine dönüşmüştür. Çok şey değil, adalet istiyoruz. Tüm yurttaşların adil şekilde yargılandığı, yurttaşlara karşı suç işleyen devlet görevlilerinin de etkili şekilde soruşturularak yargılandığı bir yargılama istiyoruz.
"Tahir Elçi cinayetinin failleri ortaya çıkarılmadı"
Aradan geçen 12 yıla rağmen, sevgili Baro Başkanımızın dikkat çekmiş olduğu bu ciddi sorunlar çözülmediği gibi katmerleşerek devam etmektedir. Bugün, Baro Başkanımız avukat Tahir Elçi’nin katledilmesinin üzerinden neredeyse on yıl geçti. Tahir Elçi cinayetinin failleri ortaya çıkarılmadığı gibi bazı polisler hakkında açılan dava ise beraat kararıyla sonuçlandı ve karar kesinleştirildi. Beraat kararı üzerine Anayasa Mahkemesine yaptığımız bireysel başvuru ise henüz sonuçlanmamıştır. Bu, Tahir Elçi’nin meslek yaşamı boyunca mücadelesini verdiği ‘cezasızlık politikasının’ en ağır örneklerinden biridir. Diyarbakır Barosu olarak bir kez daha vurguluyoruz: Gerçek failler yargılanıp cezalandırılıncaya kadar hukuk mücadelemiz sürecektir.”
"Kürt sorunun çözümü yeni bir Anayasa ile mümkündür"
Güleç, yeni çözüm sürecine değinerek, Kürt sorununun çözümünün yeni anayasayla mümkün olduğunu belirtti. Ekim 2024’te başlayan yeni siyasi sürecin Kürt meselesinin şiddet eksenli politikalardan uzaklaşılarak demokratik yollarla çözümüne dair önemli bir umut doğurduğunu söyleyen Güleç, şöyle devam etti:
"Kürt sorunun çözümü, toplumsal sözleşmeye dayalı, çoğulcu, kapsayıcı, demokratik ve herkesin eşit yurttaş olarak kabul edildiği yeni bir Anayasa ile mümkündür. Ne var ki, yeni siyasi sürecin başladığı günden bugüne kadar yaşanan bazı uygulamalar, atılması gereken bazı adımların henüz atılmamış olması, toplumda yeşeren çözüm umudunu zayıflatmaktadır. Avukat Selahattin Demirtaş ve avukat Bekir Kaya gibi Kürt hukukçu ve siyasetçiler lehine verilen Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları uygulanmadığı için serbest bırakılmamaları, 'umut hakkı'nın gözetilmemesi; cezaevi idare ve gözlem kurullarının şartlı salıverme tarihlerini erteleyen karar ve uygulamaları, sürecin yeniden akamete uğrama ihtimalini güçlendirmektedir."
"Temel hak ve özgürlükler sistematik olarak ihlal edilmektedir"
"Türkiye’de temel insan hakları ihlalleri, ifade özgürlüğü ve barışçıl toplantılar düzenleme hakkının kısıtlanması, adil yargılanma hakkının ihlali, işkence ve kötü muameleye karşı korunamama şeklinde sürmektedir” diyen Güleç, “Bu ihlaller, çevre ve doğa haklarıyla da paralellik göstermektedir. Çevresel projelere dair şeffaflık eksikliği, halkın itiraz haklarının engellenmesi ve ekolojik tahribat, hem sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını hem de gelecek nesillerin haklarını tehdit etmektedir. Bugün karşı karşıya olduğumuz en temel sorun, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanamaması, hukukun üstünlüğünün tesis edilememesidir. Ne yazık ki ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlükler sistematik olarak ihlal edilmektedir” diye konuştu.
"AİHM kararları uygulansın"
AİHM’e yapılan yaklaşık 70 bin bireysel başvurunun yüzde 20’sinin Türkiye’den olduğuna dikkati çeken Güleç, “İfade özgürlüğü ihlali bakımından en çok ihlal kararının Türkiye hakkında verilmiş olması, yargı pratiğimizin ne denli sorunlu olduğunu ortaya koymaktadır. Anayasa’nın 90. maddesi ve AİHS’in 46. maddesi gereği AİHM kararlarının derhal uygulanması idare ve yargı organları bakımından bir tercih değil, hukukun üstünlüğünün zorunlu bir gereğidir. Unutulmamalıdır ki adil, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile güçlü bir savunma olmadan hukuk devletinin ve demokrasinin yaşaması mümkün değildir. Yeni adli yılın hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının, insan haklarına saygının ve avukatlık mesleğinin güçlendirilmesinin bir başlangıcı olmasını diliyorum” dedi.