ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan'dan haftalık analiz: 6 milyon memur ve emeklinin zam pazarlığına Şimşek engeli, faiz indirimine ağustos arası
Kamuda çalışan 4 milyon memur ve 2 milyon dolayındaki memur emeklisinin 1 Ocak 2026'da yürürlüğe girecek 2026-2027 dönemi maaş artışlarını kapsayan iki yıllık toplu sözleşme pazarlığı 1 Ağustos'ta başlıyor.
Zülfikar Doğan
(ANKARA) - Kamuda çalışan 4 milyon memur ve 2 milyon dolayındaki memur emeklisinin 1 Ocak 2026’da yürürlüğe girecek 2026-2027 dönemi maaş artışlarını kapsayan iki yıllık toplu sözleşme pazarlığı 1 Ağustos’ta başlıyor.
Kamuda örgütlü memur sendikaları ve konfederasyonların açıkladıkları seyyanen artış, 6’şar aylık dönemlere ilişkin zam ve sosyal haklarda artış taleplerine bakıldığında, çıtanın oldukça yüksek tutulduğu, pazarlıkların çetin geçeceği söylenebilir. Ancak kamuda çalışan 600 bin işçi adına şubattan bu yana yürütülen Toplu İş Sözleşmesi (TİS) müzakerelerinde işçi sendikalarının yüzde 50’ye varan zam taleplerine karşılık iktidar kontrolündeki kamu işveren sendikası TÜHİS’in çok düşük zam teklifleri göz önünde tutulduğunda, memur ve memur emeklileri açısından da hüsranla sonuçlanacak bir süreç yaşanacağı anlaşılıyor. Nitekim memurlarla toplu sözleşme pazarlığının başlayacağı 1 Ağustos’tan itibaren kamu işçileri aşamalı şekilde greve başlıyor.
Kaldı ki uzlaşmazlık-anlaşmazlık durumunda grev hakkı olmayan memurlar adına yürütülen pazarlıklara gerçek anlamda Toplu İş Sözleşmesi demek doğru değil. Türkiye’nin de imzaladığı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerine ve ILO’nun defalarca yaptığı uyarılara rağmen iktidar bugüne kadar kamu çalışanlarının grevli toplu sözleşme hakkına yönelik yasal düzenlemeleri yapmadı. Dolayısıyla grev silahından yoksun memur sendikaları ile iktidar arasında yürütülen toplu sözleşme pazarlıkları göstermelik bir tiyatrodan ibaret. Sonuçta memur sendikalarının talepleri doğrultusunda değil, iktidar ağırlıklı üyelerden oluşan Yüksek Hakem Kurulu (YHK) tarafından bağıtlanma ihtimali yüksek bir pazarlık süreci söz konusu olacak.
İktidara yakın Memur-Sen bugüne kadarki toplu sözleşmelerde iktidarı üzmedi
AKP öncesi dönemde kamu kurumlarında örgütlü en büyük konfederasyon Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) idi. Sonrasında siyasi eksenli yapılanmalar ve bölünmelerle Birleşik Kamu-Sen, Kamu Emekçileri Sendikaları (Kamu-Sen), Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) ortaya çıktı. 2002’de AKP’nin iktidara gelmesiyle AKP’ye yakın Memur-Sen iktidarın siyasi desteğiyle örgütlenmeye hız verip üye sayısını artırarak yetkili konuma geldi. Toplu sözleşme pazarlıklarında diğer konfederasyonlar masada yer alsa da söz hakları yok ve göstermelik olmaktan öte bir şey değil.
Süreci ‘yetkili konfederasyon’ olarak Memur-Sen yürütüyor. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın 1 Ağustos’ta başlayacak pazarlık öncesi taleplerini duyurdu. Yalçın, 2026 başında taban aylığa 10 bin TL artış, yüzde 10 refah payı, ilk 6 ayda yüzde 25, ikinci 6 ayda yüzde 20 zam, 2027 başında ise taban aylığa 7500 TL artış ve 6’şar aylık dönemlerde yüzde 20 ve yüzde 15 zam istediklerini açıkladı. Memur-Sen’in talepleri 2026’da yüzde 88, 2027’de yüzde 47 oranında zam anlamına geliyor. Memur-Sen ayrıca yiyecek, giyecek, servis, kira yardımı, lojman, kreş, vergi dilimi, fazla mesai vb. sosyal haklarda da çok ciddi artışlar talep ediyor.
Kamuda örgütlü ikinci büyük konfederasyon Kamu-Sen ise tüm memur ve memur emeklilerine 7500 TL seyyanen telafi artışı, ilk 6 ayda yüzde 30, ikinci 6 ayda yüzde 20 zam ve yüzde 10 refah payı ile yıllık ortalaması yüzde 90’a ulaşan maaş artışı istediklerini açıkladı.
Memur sendikalarının birbiriyle yarıştığı zam ve seyyanen artış talepleri karşısında, pazarlık masasındaki en büyük bariyer Bakan Şimşek’in ‘düşük zam, düşük gelir, az harcama, az tüketim’ politikaları. Maaş zamlarının hedef enflasyona göre yapılmasında ısrar eden iktidar, Şimşek ve ekonomi yönetiminin bu tutumuna uygun olarak işveren konumundaki iktidarın masaya getireceği zam teklifinin yüzde 12-20 arasında olması, seyyanen artış ve refah payı taleplerinin reddedilmesi gündemde. Dolayısıyla iktidara yakın Memur-Sen’in ilan ettiği yüksek talepler, tümüyle üyelerden ve tabandan gelen baskıya karşı algı amaçlı. Memur-Sen’in geçmişte olduğu gibi bazı iş bırakma eylemleri sonrası iktidarın tekliflerini kabul etmesi ya da YHK’nın devreye girmesine zemin hazırlayarak milyonlarca memur ve memur emeklisini bir kez daha mağdur etmesi sürpriz olmaz.
Orta vadeli programda sakıza dönen yapısal reform söylemleri
Diğer yandan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Başkanlığındaki Ekonomik Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısının ardından Orta Vadeli Program’daki (OVP) yapısal reformların gözden geçirildiği açıklandı. Her yıl yinelenen yapısal reform söylemleri 2026-2028 OVP için de ısrarla dile getiriliyor. Muhtemelen eylül ayında açıklanacak yeni dönem OVP ekinde oldukça kabarık bir yapısal reform listesi yer alacak. Ancak 2023’ten bu yana Cevdet Yılmaz-Mehmet Şimşek ikilisinin yönetim ve koordinasyonunda görünmesine karşın son sözü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği ekonomik programda, bir türlü yapısal reformlara sıra gelmedi. Aynı durumun yeni OVP döneminde de süreceğini bugünden öngörmek olanaklı.
Faiz 300 puan indirime rağmen marttan yüksek, sıra parasal gevşeme adımlarında
Martta yüzde 42,5’a düşürülen Merkez Bankası politika faizi, 19 Mart İBB operasyonlarının yarattığı ekonomik depremle yüzde 46’ya yükseltildikten 5 ay sonra, 24 Temmuz’da 300 puan aşağı çekilerek yüzde 43’e indirildi. İndirime rağmen İBB operasyonları öncesi düzeyinden yüksek olan politika faizinde yeni bir indirim serisinin başlayıp başlamayacağını temmuz ve ağustostaki enflasyon gelişmeleri belirleyecek.
Temmuz-ağustosta yıllık enflasyonun yüzde 30 ve altına inmesi bu açıdan önemli bir gösterge olacak. Böyle bir durumda ağustosta toplantılarına ara verecek olan Para Politikası Kurulu’nun (PPK) 11 Eylül’deki toplantıda 300 puan daha indirime giderek politika faizini yüzde 40’a çekmesi ve olağanüstü bir gelişme yaşanmaması durumunda yılsonuna kadar yüzde 35’e indirmesi ihtimal dahilinde.