CHP'li Durmaz: "Tarım politikaları, rantın değil halkın ve üreticinin menfaatine göre yeniden şekillendirilmelidir"
CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, yeni tarım kredisi paketlerine ilişkin, "Tarımı sadece ekonomik değil, milli güvenlik meselesi olarak görmek zorundayız. Tarım politikaları, rantın değil halkın ve üreticinin menfaatine göre yeniden şekillendirilmelidir" açıklamasını yaptı.
(ANKARA)- CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, yeni tarım kredisi paketlerine ilişkin, "Tarımı sadece ekonomik değil, milli güvenlik meselesi olarak görmek zorundayız. Tarım politikaları, rantın değil halkın ve üreticinin menfaatine göre yeniden şekillendirilmelidir" açıklamasını yaptı.
CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ziraat Bankası aracılığıyla duyurduğu yeni tarım kredisi paketlerine ilişkin açıklama yaptı. Üreticinin sorunlarının sadece kredi paketleriyle çözülemeyeceğini, tarım politikalarında köklü bir değişime ihtiyaç olduğunu vurgulayan Durmaz, “Bugün tarımda yaşanan sorunlar yeni değil. Aynı hataları 25 yıldır tekrar ediyoruz. Üreticinin karşılaştığı sorunların temelinde, hala çözülememiş planlama, iklim uyumu, nüfus yapısı ve yönetim eksikliği yer alıyor. Çiftçi artık kupon doldurur gibi üretim yapıyor. Hangi ürünü ne zaman ekeceğini, kaç para kazanacağını bilmeden, tamamen ‘ya tutarsa’ anlayışıyla hareket ediyor. Bu tablo bir kader değil, kötü yönetimin sonucudur" ifadesini kullandı.
Yeni açıklanan kredi paketlerini olumlu ama yetersiz bulduklarını aktaran Durmaz, şunları kaydetti:
“Sera için 10 milyon, süt hayvancılığı için 5 milyon, küçükbaş üreticiye 1,2 milyon TL kredi verilmesi elbette önemlidir. Ancak bu krediler, üreticiye uzun vadeli güvence sunmaz. Çünkü asıl sorun, ürünün para edip etmeyeceği değil, o ürünün o yıl hangi iklim koşullarında ne kadar yetişeceği, ne zaman alıcı bulacağı ve kime satılacağıdır. Iğdır’da üretici 3-5 liraya kayısı satamazken, aynı kayısı markette 80-100 liraya ulaşıyor. Bu akıl dışı durum, üreticiyi ezip, tüketiciyi de çaresiz bırakıyor. Tarımda fiyatlar makul değil, tamamen keyfi; sistem işlemediği için üretici-tüketici arasında uçurum büyüyor. Bugün Türkiye’de çiftçi yaş ortalaması 60’ı geçmiş, kırsal nüfus yüzde 5’in altına inmiştir. Bu tabloyla ne sürdürülebilir tarım yapılabilir ne de gıda güvenliği sağlanabilir.
Tarımı sadece ekonomik değil, milli güvenlik meselesi olarak görmek zorundayız. 5 yıldızlı otellerde, ışıklı salonlarda tarım konuşan yapılar değil; toprağa basan, köylüyü dinleyen ve çözüm üreten kurumlara ihtiyacımız var. Tarım politikaları, rantın değil halkın ve üreticinin menfaatine göre yeniden şekillendirilmelidir. Tarımda günü kurtaran çözümler değil, köklü ve bilim temelli reformlar gereklidir. Türkiye’nin artık ezber bozan, cesur, sürdürülebilir ve adil bir tarım modeline ihtiyacı var. Üreticinin alın terini heba eden değil, değerini veren bir yönetim anlayışını hep birlikte kurmak zorundayız. Tarım/gıda bir milli güvenlik/strateji meselesidir. 4 tane markette 3 tane ürünün fiyatını indirmekle, çiftçinin ağzına bir parmak bal çalmakla yönetilemez."