Kartalkaya yangını davasında altıncı gün... Eşini ve kızını kaybeden Hilmi Altın: "ETS firmasının sahibi Mehmet Nuri Ersoy hakkında suç duyurusunda bulunarak bu dosyaya dahil edilmesini talep ediyorum''

TAKİP ET

Bolu Kartalkaya'da bulunan Grand Kartal Otel'de meydana gelen ve 78 kişinin yaşamını yitirdiği yangına ilişkin davanın altıncı gününde konuşan yangında eşini ve kızını kaybeden Hilmi Altın, Bu gördüğünüz ülkenin röntgeni. Bu liyakatsizlik sisteminin sonu gelsin artık. Bizim bu ülkede aynı Yiğit ve Alp gibi kahraman yargıçlara ihtiyacımız var. Ayrıca ETS firmasının sahibi Mehmet Nuri Ersoy hakkında suç duyurusunda bulunarak bu dosyaya dahil edilmesini talep ediyorum" dedi. Altın'ın avukatı ise "Bolu'daki cezaevleri ile ilgili şunu sormak istiyorum, benim bildiğim cezaevlerinde bağcıklı ayakkabıya izin yok. Ama bakıyorum burada ayakkabılara Emir Bey'in, Halit'in ve Ceyda'nın ayakkabılarında bağcık var. Bunun da sorulmasını istiyorum yoksa imtiyaz, ayrıcalık mı tanınıyor bu otel sahiplerine?" diye konuştu.

Haber: Esra TOKAT

(BOLU) - Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de meydana gelen ve 78 kişinin yaşamını yitirdiği yangına ilişkin davanın altıncı gününde konuşan yangında eşini ve kızını kaybeden Hilmi Altın, ''Bu gördüğünüz ülkenin röntgeni. Bu liyakatsizlik sisteminin sonu gelsin artık. Bizim bu ülkede aynı Yiğit ve Alp gibi kahraman yargıçlara ihtiyacımız var. Ayrıca ETS firmasının sahibi Mehmet Nuri Ersoy hakkında suç duyurusunda bulunarak bu dosyaya dahil edilmesini talep ediyorum" dedi. Altın'ın avukatı ise "Bolu'daki cezaevleri ile ilgili şunu sormak istiyorum, benim bildiğim cezaevlerinde bağcıklı ayakkabıya izin yok. Ama bakıyorum burada ayakkabılara Emir Bey'in, Halit'in ve Ceyda'nın ayakkabılarında bağcık var. Bunun da sorulmasını istiyorum yoksa imtiyaz, ayrıcalık mı tanınıyor bu otel sahiplerine?" diye konuştu.

Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de meydana gelen 78 kişinin yaşamını yitirdiği, 133 kişinin yaralandığı yangına ilişkin 19’u tutuklu toplam 32 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması, Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce altıncı gününde devam ediyor. Adliyenin yetersiz olması nedeniyle duruşma, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin spor salonunda yapılıyor.

"Elimden aldınız bütün hayatımı, tek başıma bıraktınız beni"

Yangında eşi ve kızını kaybeden Hilmi Altın, "Kartalkaya katliamında eşimi ve kızımı kaybettim. Ben de oradaydım, tesadüf eseri kurtuldum. Bizim tatil planımız yoktu. Kızım Alya, arkadaşı Derin ile tatilde kaymak istiyordu. Çok istiyordu. Tutamadım kendimi 'tamam' dedim. Eşim Kübra, çocuk diş hekimiydi. Çok başarılı bir akademisyendi. Elimden aldınız bütün hayatımı, tek başıma bıraktınız beni" dedi ve olay gününü şöyle anlattı:

"O gün biz Kartalkaya'ya Yalçın ailesi ile birlikte geldik. O akşam çok kahkaha attım ama gecenin bir vakti eşimin çığlığına uyanacağımı bilmiyordum. Çok hızlı çıktılar, fırladılar odadan. Ben de giyindim bir dakika içinde yoğun bir duman geldi. O zaman anladım bir yangın olduğunu. Dışarı çıktığımda bir anda dumanın içinde kaldım. Koridorda kaldım ve merdivenleri bulamayınca dedim Hilmi 'geçmiş olsun ama Kübra ile kızım hızlı çıktı kurtulurlar' dedim. Atakan'ın odasına girdim bir başkasının yardımıyla, onların odasında havlu gördüm ıslattım ve ailemin peşinden gittim. Ama dumandan ilerleyemedim başka bir odaya girdim. Orada kalabalık bir grup vardı. Yatakları katlayıp aşağı attık camdan, sonra çarşafları birbirine bağlayıp çocukları sarkıttık, sonra kadınları indirdik. Sonra ben inmeden çarşafın bir parçası düşmüştü, ben de kendimi yere attım. Yerde bir başkasının üstüne düştüm. Sonra hemen üstüne düştüğüm kişinin yanına gittim 'İyi misin?' dedim, o bana 'sen iyi misin?' dedi.

"Kağıttan yöneticiler, siz kağıttan olduğunuz için biz yandık"

Eşimin ve çocuğumun beni beklediğini düşünüyordum. Onları aradım. Hep emindim bulacağıma. Onlar nasıl öldü bilmiyorum. Biz de Ankara Adli Tıp'tan almak zorunda kaldık. Hastanede bana teşhis yaptırmadılar, izin vermediler. Orada önlem adına hiçbir şey yoktu. Orada kimse bizi kurtarmaya çalışmadı misafirlerden başka. Kağıttan yöneticiler, siz kağıttan olduğunuz için biz yandık. Siz gerçek olsaydınız biz bugün hayatta olurduk.

"Bu liyakatsizlik sisteminin sonu gelsin artık"

Bu gördüğünüz ülkenin röntgeni. Bu liyakatsizlik sisteminin sonu gelsin artık. Bizim bu ülkede aynı Yiğit ve Alp gibi kahraman yargıçlara ihtiyacımız var. Sürekli kendimi yollara vuruyorum. Bazen kafayı yeme notkasına geliyorum ama yemeyeceğim. Çünkü sizin hak ettiğiniz en ağır cezaları aldığınızı göreceğim. Ayrıca ben ETS firması müşterisiyim yıllardır. Beni güvenli olmayan bir yere götüreceklerini düşünmemiştim. Bu yüzden ETS firmasının sahibi Mehmet Nuri Ersoy hakkında suç duyurusunda bulunarak bu dosyaya dahil edilmesini talep ediyorum.

"Kızımın telefonu geldi, üstünde DNA'sı var"

Kızımın telefonu gelmiş paket içinde. Onu teslim almaya geldim. Katip ağlıyor, hakime hanım ağlıyor ben ağlıyorum. Kızımın DNA'sı var telefonun üstünde. Biz burada eksiğiz, fazla değiliz. Sizden acilen Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın soruşturmaya dahil edilmesini istiyorum.'' 

"Koridor kapkaraydı, ışıklandırmalar yoktu"

Eşi Atakan Yalçın ve kızı Derin Yalçın'ı kaybeden Yaprak Yeşilada Yalçın da şunları dile getirdi:

"Benim kızım daha 10 yaşındaydı. Alya ile beraber tatile gitmenin heyecanı vardı üstünde en çok. Ben yarım çıktım o gün. Ben ve büyük kızım çıkabildik tesadüfen ve ben o günden beri kendime kızıyorum 'ben nasıl bir anneyim de kızımı bırakıp oradan çıkabildim' diye. Kızım odadan çıkarken bana 'anne ben ölmek istemiyorum, yapacak çok şeyim' var dedi. Koridor kapkaraydı, ışıklandırmalar yoktu. Ciğerlerim yandı ve bilinçkaybı yaşadım, kendime geldiğimde bir odada buldum kendimi. O odadaki aile bizi içeri çekmiş. Etrafıma baktığımda kızım vardı yanımda. Atakan ile Derin yok. Kızım aradı eşimi ve son konuşmamız o oldu. Bir yan odaya geçmişler meğer. Odaya bir halat fırlatıldı ve öyle indik sundurmaya. Sonrasında merdivenden indik. Tek inancım mahkemenizin yargısıdır."

"Bolu'da cezaevinde imtiyaz, ayrıcalık mı tanınıyor bu otel sahiplerine?"

Atakan ve Yalçın ailesinin avukatı da "Otel yöneticisinin kızları iyi okullar okumuş oteli yönetmek için, o yüzden 'ev hanımı' diyorsunuz ya ev hanımı değil basiretli tacirsiniz. Emir Aras, odadan yavaş yavaş çıktığını, eşinle çıktığını, iki defa çıktığını, çıkarken de hiç duman olmadığını ve hiçbir kapıya dokunmadığını gördük dün videolarda. Otelde yanan ilk lamba Emine Hanımın lambası. Videoda görünüyor, kapıyı açıyor, dışarı bakıyor kapatıyor. Bolu'daki cezaevleri ile ilgili şunu sormak istiyorum, benim bildiğim cezaevlerinde bağcıklı ayakkabıya izin yok. Ama bakıyorum burada ayakkabılara Emir Bey'in, Halit'in ve Ceyda'nın ayakkabılarında bağcık var. Bunun da sorulmasını istiyorum yoksa imtiyaz, ayrıcalık mı tanınıyor bu otel sahiplerine?" diye konuştu.

Duruşmaya saat 21.30'a kadar ara verildi.