TBMM Genel Kurulu... CHP'li Ocaklı: "14 gündür şurada, parkta yatan insanları bir düşünün. Anadolu'nun her yerinden gelmiş bu insanlar açlık grevi yapmak üzere hazırlar"

TAKİP ET

TBMM Genel Kurulu'nda zeytinlik alanların madencilik faaliyetine açılmasını da içeren torba kanun teklifi görüşmeleri muhalefetin tepkileri ile devam ediyor. CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale, "Ben bu kanun teklifine baktığım zaman ya tarım ya da madenden bir tanesini feda etmemiz gerektiğini söylüyor" derken CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, "14 gündür şurada, parkta yatan insanları bir düşünün; hayvanını bırakmış, çocuğunu, ekmeğini bırakmış, Anadolu'nun her yerinden gelmiş bu insanlar, burada yarın açlık grevi yapmak üzere hazırlar" dedi. DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo ise, "Doğaya karşı açılmış bir savaş tezkeresini onaylamamız bekleniyor" ifadelerine yer verdi.

(TBMM) - TBMM Genel Kurulu'nda zeytinlik alanların madencilik faaliyetine açılmasını da içeren torba kanun teklifi görüşmeleri muhalefetin tepkileri ile devam ediyor. CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale, "Ben bu kanun teklifine baktığım zaman ya tarım ya da madenden bir tanesini feda etmemiz gerektiğini söylüyor" derken; CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, "14 gündür şurada, parkta yatan insanları bir düşünün; hayvanını bırakmış, çocuğunu, ekmeğini bırakmış, Anadolu'nun her yerinden gelmiş bu insanlar, burada yarın açlık grevi yapmak üzere hazırlar" ifadesini kullandı. DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo ise "Doğaya karşı açılmış bir savaş tezkeresini onaylamamız bekleniyor" diye konuştu.

TBMM Genel Kurulu'nda zeytinlik alanların madencilik faaliyetine açılmasını da içeren torba kanun teklifinin birinci bölümünün maddeleri üzerindeki görüşmeler devam ediyor. 

Ocaklı: "14 gündür şurada, parkta yatan insanları bir düşünün"

Görüşmeler sırasında söz alan CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, şunları söyledi:

"Madencilik alanında, özellikle zeytinle ilgili vatandaşa yalan konuşuluyor. Deplase edilecekmiş efendim, zeytinler taşınacakmış; bunların hiçbiri doğru değil. İspanya'da otoyol genişlemesi için sökülen zeytin ağaçlarının yarısı iki yılda kurudu gitti. Yunanistan'da 2019 yılında 350 ağaç taşındı, yaşayanların içinde yağ oranı tamamen düştü, yüzde 70 oranında zeytin acılaştı. İtalya'da 20 bin hektar söküldü, yüzde 70'i öldü. Bu bilgiler yok mu? Bir tane profesör öyle söylememiş, sanki yaşanmış şeyler yokmuş. Siz madenle, kömürle yaşamınızı sürdürmeye çalışırken bakın ne yapmış Portekiz, zeytin naklini ekolojik suç olarak kabul etmiş. Tunus, mesela, zeytinlikleri yaşayan millî anıt olarak ilan etmiş.

Zeytini taşımak, toprağın belleğini yok etmektir. Zeytini taşımak, yüzyıllardır o bölgede faaliyet yapan; tarımı, hayvancıyı, yaşam alanlarını savunan insanları yok etmektir; arıyı, börtü böceği yok etmektir. 14 gündür şurada, parkta yatan insanları bir düşünün; hayvanını bırakmış, çocuğunu, ekmeğini bırakmış, Anadolu'nun her yerinden gelmiş bu insanlar, burada yarın açlık grevi yapmak üzere hazırlar. Sizin o çok uluslu şirketleriniz para kazanacak diye siz bu madencilere 'evet' diyeceksiniz, yasaya 'evet' diyeceksiniz. Böyle bir şey olmaz, biraz vicdanınızın sızlaması lazım."

Karakaş: "Aydın'dan bakıldığında görülen şey şudur; zeytini, inciri, toprağı, suyu yok etme yasası"

İYİ Parti Aydın Milletvekili Ömer Karakaş şu ifadelere yer verdi:

"Bu teklif yalnızca bir maden yasası değil doğanın, tarımın ve halkın yok sayıldığı bir yağma düzeninin yasal ifadesidir. Bu yasa enerji üretimi bahanesiyle doğayı yağmalama yetkisini sermaye sahiplerine bırakarak kamu yararını alt üst etmektedir. Bu yasa kim için hazırlanıştır biliyor musunuz; yoksul çiftçi için mi yoksa toprağını savunan köylü için mi, zeytinliklerini korumaya çalışan yöre halkı için mi? Hayır hiçbirisi için değil, zeytinlikleri termik santrale kurban eden anlayışın doğayı, insanı, toprağı hiçe sayarak maden lobilerine yasal kalkan oluşturma çabasıdır. Bu yasayla 'stratejik ve kritik' maden adı altında yapılmak istenen cumhurbaşkanı yardımcısı başkanlığında oluşturulacak kurul istediği yere madencilik faaliyeti izni verecek. Mahkeme kararına ihtiyaç duymadan üstün kamu yararı denilerek kamulaştırmalar yapılacak. Sulak araziler, zeytinlikler dahil tüm doğal yaşam alanları maden sahası ilan edilecek. Bu yasa bir yağma yasasıdır. TBMM'nin görevi maden şirketlerinin önünü açmak değil halkın, doğanın ve gelecek kuşakların hakkını savunmaktır. Bu yasada Aydın'dan bakıldığında görülen şey şudur; zeytini, inciri, toprağı, suyu yok etme yasasıdır."

Özlale: "Bu teklif tarım ya da madenden bir tanesini feda etmemiz gerektiğini söylüyor"

CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale ise şunları söyledi:

"Dünyada başarılı ülkelerin iki sektörden hiç çıkmadığını görürsünüz, bunlardan birisi maden diğeri de tarımdır. Kalkınmayı başarabilmiş, doğru bir şekilde sürdürülebilir bir büyüme kaydeden ülkelerin başarısı tarımı ve madeni aynı şekilde ve birbirine zarar vermeden yürütme üzerine kuruludur. Ben bu kanun teklifine baktığım zaman tarım ya da madenden bir tanesini feda etmemiz gerektiğini söylüyor. Çok yanlış bir ön kabulle başlanıyor, bunun sebebi de sizsiniz. Şimdi ise zeytinini kaybetmek istemeyen köylüler ile orada faaliyetine devam etmek isteyen işletmeyi görüyoruz. Bunları karşı karşıya getiren ve içinden bir tanesini seçmemiz gereken kanun teklifinin tek sebebi sizsiniz. Kötü bir kanun teklifi, kötü bir özelleştirmeyle karşı karşıyayız.

Orada madende çalışan binlerce emekçi var. O binlerce emekçinin geçmişine baktığınız zaman 20-25 sene önce zeytinliğini kaybetmiş olan köylüler. Doğru bir kanun teklifi şöyle olur; sizler iyi bir etki analizi yaparsınız bu etki analizinde şu soruların cevabı olur; ağaçlar taşınırsa bunun veriminde bir kayıp olur mu? Zeytinliğini kaybeden köylü için nasıl bir gelecek planlıyorsunuz? Termik santal kapanırsa işsiz kalacaklar için bir kariyer planlaması yaptınız mı? Bunun da cevabı yok. Öyle bir kanun teklifi hazırlıyorsunuz ki baştan savma bir kanun teklifi."

Esen: "Geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açıyorsunuz"

DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen ise şunları söyledi:

"Bu kanun MAPEG'e ilgili alanlarda kendi adına ruhsatlandırma ve arama yetkisi tanıyor. Üstelik jet hızıyla otomatik izin ve kültürel miras kapsamında bulunan alanlar için de tazminatlı ruhsat iptali öngörülüyor. Eskiden özel şirketler MAPEG'in taşeronluğunu yapardı şimdi bu kanunla tam tersi olacak. Sahayı uygun hale getirecek, madeni bulamazsa enkaz ve zarar devlete kalacak, maden bulunursa maden sahası ve rant ilgili şirkete adrese teslim devredilecek. Ne güzel. Bu güne kadar ruhsatsız iş yapılmaz diye bilirdik artık bu kanunla bu da mümkün. Dört ay içinde izin çıkmazsa izin verilmiş sayılır ve süre sonunda kurum görüşü olumlu kabul edilir. Kuralsızlıklarınızla ülkemizin doğal, kültürel ve çevre miraslarını korunması için gereken denetim süreçlerini rantsal anlayışla işlevsizleştiriyor, geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açıyorsunuz."

Cupolo:"Önümüze gelen bu teklif aslında bir savaş tezkeresi"

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo şu ifadelere yer verdi:

"Önümüze gelen bu teklif, teklif diye sunulsa da aslında bir savaş tezkeresi. Doğaya karşı açılmış bir savaş tezkeresini onaylamamız bekleniyor. Bunu sorgulamamız bekleniyor. Bu tezkere maden ruhsatlarını hızlandırıyor, ormanları katlediyor, ÇED raporunu bile artık gereksiz ve göstermelik bir hale getiriyor, kurumların itiraz etmesini imkansız hale getiriyor. Devletin bilimsel ve etik itirazlara kendi eliyle sansür uygulamasının önünü açıyor. Yıllardır üstü bombalanan zeytinliklerin şimdi de altlarına dinamit konulmak isteniyor. Biz teklifin hiçbir tarafından yatırım ortamının halka  sağlayacağı faydaya ilişkin bir şey göremedik. Yerinden edilecek köylüler için nasıl bir fayda sağlayacak veya yaylasına artık hayvan götüremeyecek olan çiftçiler için nasıl bir fayda sağlayacak?