TBMM Genel Kurulu... İYİ Partili Uz: Bu Maden Kanunu kamu yararı değil, yandaş menfaatidir

TAKİP ET

İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, enerji ve madencilik alanında düzenlemeleri içeren kanun teklifine ilişkin, "Zeytinliği, zeytin ağaçlarını sökerek kalkınma olmaz. Ormanı yok ederek gelecek kuramazsınız. Bu Maden Kanunu kalkınma değil, talandır. Bu Maden Kanunu çevre koruma değil, doğa sömürüsüdür. Bu Maden Kanunu hukuk değil, keyfiyettir. Bu Maden Kanunu kamu yararı değil, yandaş menfaatidir" dedi. DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, "Bu mesele basit bir zeytin ağacının yaşayıp yaşamama meselesi değil, bir yaşamın yok edilmesiyle ilgili insanlar tartışıyorlar. 'Ben orada doğdum, dedemin bana bıraktığı zeytini bırakmak istemiyorum' diye ona sarılıyor insanlar, 85 yaşındaki bir kadın sarılıyor. Ya, hiç mi vicdan yok sizde" diyerek kanun teklifine tepki gösterdi. 

(TBMM) - İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, enerji ve madencilik alanında düzenlemeleri içeren kanun teklifine ilişkin, "Zeytinliği, zeytin ağaçlarını sökerek kalkınma olmaz. Ormanı yok ederek gelecek kuramazsınız. Bu Maden Kanunu kalkınma değil, talandır. Bu Maden Kanunu çevre koruma değil, doğa sömürüsüdür. Bu Maden Kanunu hukuk değil, keyfiyettir. Bu Maden Kanunu kamu yararı değil, yandaş menfaatidir" dedi. DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, "Bu mesele basit bir zeytin ağacının yaşayıp yaşamama meselesi değil, bir yaşamın yok edilmesiyle ilgili insanlar tartışıyorlar. 'Ben orada doğdum, dedemin bana bıraktığı zeytini bırakmak istemiyorum' diye ona sarılıyor insanlar, 85 yaşındaki bir kadın sarılıyor. Ya, hiç mi vicdan yok sizde" diyerek kanun teklifine tepki gösterdi. 

TBMM Genel Kurulu, zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören ve kamuoyunda “Süper İzin” olarak anılan "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nin görüşmeleri siyasi partilerin geneli üzerine görüşleriyle devam etti. 

İYİ Parti Grubu adına söz alan Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, kamuoyunda tepkilere neden zeytin alanlarının madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören kanun teklifinin 11'inci maddesine ilişkin, "Teklifin en riskli, en çok tepki çeken ve millet vicdanında en derin yara açacak maddelerinden bir tanesi. Hatırlatmak gerekir ki bu teklif, önceki yıllarda AK Parti iktidarı tarafından defalarca Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmiş. Ancak her seferinde kamuoyunun ve çevre örgütlerinin yoğun tepkisiyle geri çekilmek zorunda bırakılmış. Yine aynı zihniyet, aynı düzenlemeyi bu kez torba yasa içinde gizleyerek Meclise getirdi" dedi. Uz, şöyle devam etti:

"Komisyon görüşmeleri tam 27 saat sürdü. Bir anlamda yangından mal kaçırır gibi Türkiye'nin en verimli arazilerini, en kadim tarım varlığını madenciliğe kurban eden bu düzenleme bir günde komisyondan geçirildi ve Genel Kurula dayatıldı. Üstelik hiçbir ciddi etki analizi yapılmadan, çevresel ve sosyoekonomik boyutları göz ardı edilerek alelacele hazırlandı. Bir ağacı toprağından koparıp başka bir yere taşımakla sadece biyolojik bir işlem yapmıyorsunuz. Onu hayattan, kültürden, tarihten koparıyorsunuz. Bu topraklarda zeytin sadece bir meyve değildir. Zeytin, savundur, yağdır, yemektir, geçimdir, düğündür ve siz bugün Mecliste zeytine kıyıyorsunuz. Muğla'nın Milas, Yatağan ve Menteşe ilçelerinde 56 köy maden tehdidi altında. Onun tamamen, 15’i zaten kısmen yok olmuş durumda. Bu bir asimilasyon değil midir? Bu bir kültürel yıkım değil midir?

"Zeytinliği, zeytin ağaçlarını sökerek kalkınma olmaz"

Ayrıca Zeytincilik Kanunu'nun açık hükümlerine rağmen bu düzenleme anayasaya da aykırıdır. Çünkü tarım alanlarının ve zeytinliklerin kamu yararı olmadan daraltılması yasaktır. Siz bunu 'üstün kamu yararı' gibi muğlak bir ifadeyle bypass etmeye çalışıyorsunuz. Bazıları diyor ki enerji lazım. Elbette, elhak doğrudur. Cari açık var, evet, 23 yılın sonunda elhamdülillah çok cari açığı oluşturdunuz. Evet, kıymetli madenlerimiz var, elbette. Ama bu enerjiyi ne pahasına olursa olsun üreteceğiz demek ne demek? Zeytinlikleri keserek mi yapacaksınız? Ormanları yok ederek mi yapacaksınız? Dereleri kurutarak mı yapacaksınız? Köylüyü yerinden ederek mi yapacaksınız? Yok edeceksiniz. Elbette yeraltı kaynaklarımızı kullanmak hakkımız. Maden aramak elbette doğru. Yerli enerji üretmek elbette gerekli. Ama bunun da bir yolu, yöntemi var. Bir hukuku var. Zeytinliği, zeytin ağaçlarını sökerek kalkınma olmaz. Köylüyü yerinden ederek refah gelmez. Ormanı yok ederek gelecek kuramazsınız. Bu Maden Kanunu kalkınma değil, talandır. Bu Maden Kanunu çevre koruma değil, doğa sömürüsüdür. Bu Maden Kanunu yatırım değil, yıkımdır. Bu Maden Kanunu hukuk değil, keyfiyettir. Bu Maden Kanunu kamu yararı değil, yandaş menfaatidir. İYİ Parti Grubu olarak bu yasa teklifinin derhal geri çekilmesini talep ediyoruz."

"Zeytini, ormanı, meraları bu kadar işgal etmeye çalışma meselesi kabul edilebilir bir durum değil"

DEM Parti Grubu adına söz alan İzmir Milletvekili İbrahim Akın, kanun teklifine ilişkin şunları söyledi:

"Gerçekten bu zeytinlik meselesiyle ilgili tartışmalarınızı anlamak mümkün değil. Bazı sözde profesörlerle diyorsunuz ki: 'Zeytin taşınır mı, taşınmaz mı, taşıtırız'. Saksı mı taşıyorsunuz? Orada zeytinle beraber yaşayan insanlar var, bir halk var. 400 bin dönümlük araziyi siz taşımak istiyorsunuz, orada yaşayan 40'ın üzerinde köy var, bu köyleri kaldırmak istiyorsunuz. Zaten 8 tanesini kaldırdınız Milas'ta. Dolayısıyla, şunu bize yapmayın, aklımızla da oynamayın: Bu mesele basit bir zeytin ağacının yaşayıp yaşamama meselesi değil, bir yaşamın yok edilmesiyle ilgili insanlar tartışıyorlar. 'Ben orada doğdum, dedemin bana bıraktığı zeytini bırakmak istemiyorum' diye ona sarılıyor insanlar, 85 yaşındaki bir kadın sarılıyor. Ya, hiç mi vicdan yok sizde.

Böyle bir şey olabilir mi? 85 yaşında insan gelmiş, Mecliste 'Benim topraklarımı benden almayın' diye bağırıyor. Kamulaştırmak istiyorsunuz. Kim için? Maden için. Türkiye'de İklim Kanunu geçiyor ama iklimle ilgili en ufak bir önlem alınmıyor. Oradaki ormanı yok etmeye çalışıyorsunuz ve bu konuyla ilgili de dünya kritik ve stratejik madenler konusu gerekçesiyle yetki veriyorsunuz. Kime veriyorsunuz yetkiyi? Bakanlığınıza bile güvenmiyorsunuz, bakanlar, memurları, hepsi tasfiye oluyor, 5 kişiye yetki veriyorsunuz ve Cumhurbaşkanına bağlı bu yetkili, her türlü kararı alabilecek çünkü kamu yararı ve üstün değerleri için yapılacak bu iş. Çok açık, uluslararası sermaye istiyor. Ya, bu ülkenin kaynaklarını bu kadar mı heba etmek durumundasınız? Yapmayın, bunu artık kabul etmek mümkün değil. Kaz Dağları'nın yüzde 70'ine ruhsat vermiş durumdasınız. Kaz Dağları ki bu dünyanın içerisinde 2'nci oksijen kaynağı. Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum: Zeytini, ormanı, meraları bu kadar işgal etmeye çalışma meselesi ve sadece gerçekten şirketlerin ihtiyacı için çalışma meselesi kabul edilebilir bir durum değil."