(BURSA) -Osmangazi Belediyesi, yazar, sosyolog, şair ve siyasetçi Ziya Gökalp’i vefatının 100’üncü yılında düzenlediği söyleşiyle anıldı. Prof. Dr. Alev Sinar Uğurlu’nun konuk olduğu söyleşide, Gökalp’in hayatı, ailesi, dostları, eserleri, fikirleri ve edebi yönünün yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve Gökalp'in bugüne uzanan etkileri ele alındı.
Osmangazi Belediyesi tarafından "Şadırvanlı Han Buluşmaları" adı altında her hafta Şadırvanlı Han Eğitim Akademisi’nde düzenlenen söyleşi programının bu haftaki konuğu, Prof. Dr. Alev Sinar Uğurlu oldu. Türk sosyolojisinin kurucusu ve Türk milliyetçiliğinin en önemli düşünürlerinden Ziya Gökalp’in vefatının 100’üncü yılı dolayısıyla düzenlenen programda, Gökalp derinlemesine tanıtılmaya çalışıldı. Ziya Gökalp’in milli birlik için aynı dil, aynı din ve aynı kültür şemsiyesi altında toplanmak gerektiği söylemleri üzerinde duran Prof. Dr. Uğurlu, “Düşüncelerini halkla buluşturmanın bir aracı olarak şiiri ve yazıyı kullanan Gökalp, şiirlerini, milli kimlik bilincini uyandırmak ve Türk kültürünü yeniden canlandırmak amacıyla oluşturmuştur. Şiirlerinde sade ve anlaşılır bir dil kullanarak halkın geniş kesimlerine hitap etmiş, fikirlerini daha çok edebiyat aracılığıyla yaymıştır. Edebi eserleri, sadece birer sanat eseri olmanın ötesinde, toplumun kültürel dönüşümüne rehberlik eden araçlar olarak da işlev görmüştür” diye konuştu.
Osmangazi Belediyesi tarafından "Şadırvanlı Han Buluşmaları" adı altında her hafta Şadırvanlı Han Eğitim Akademisi’nde düzenlenen söyleşi programının bu haftaki konuğu, Prof. Dr. Alev Sinar Uğurlu oldu. Türk sosyolojisinin kurucusu ve Türk milliyetçiliğinin en önemli düşünürlerinden Ziya Gökalp’in vefatının 100’üncü yılı dolayısıyla düzenlenen programda, Gökalp derinlemesine tanıtılmaya çalışıldı. Ziya Gökalp’in milli birlik için aynı dil, aynı din ve aynı kültür şemsiyesi altında toplanmak gerektiği söylemleri üzerinde duran Prof. Dr. Uğurlu, “Düşüncelerini halkla buluşturmanın bir aracı olarak şiiri ve yazıyı kullanan Gökalp, şiirlerini, milli kimlik bilincini uyandırmak ve Türk kültürünü yeniden canlandırmak amacıyla oluşturmuştur. Şiirlerinde sade ve anlaşılır bir dil kullanarak halkın geniş kesimlerine hitap etmiş, fikirlerini daha çok edebiyat aracılığıyla yaymıştır. Edebi eserleri, sadece birer sanat eseri olmanın ötesinde, toplumun kültürel dönüşümüne rehberlik eden araçlar olarak da işlev görmüştür” diye konuştu.