Devlet ve millet olarak çok zor zamanlardan geçiyoruz. Bu topraklarda ‘çok zor’ zamanlar maalesef hiç bitmedi ve bitecek gibi de görünmüyor. Geçmişten beri her seçim döneminde kullanılan bu söylem, iktidar cephesinde ‘dereyi geçerken at değiştirilmez’; muhalefet cephesinde ise ‘oyları bölmeyelim’ argümanlarının yerleşmesine yol açtı.
***
Seçim zamanı manipüle stratejisiyle kullanılan saldırgan, tehditkâr, belden aşağı ve ayrıştırıcı dil, seçmenin realiteden kopuk kararlar almasına zemin hazırladı. Çünkü ‘Vatan elden giderken’ kim iki kilo patatesin hesabını yapabilirdi?
Elbette AKP iktidarının 2002 genel seçimlerinden günümüze değin karnesi her yönüyle ortada. Ancak her seçimde de sınıfı bir şekilde geçip iktidar oldu.
Buna rağmen muhalefet partileri her defasında sınıfta kaldı. Sınıfta kalmanın cezasını da her seçim sonrası millete ve sisteme kesti. Ciddi, tutarlı bir öz eleştiri yapılmadığı gibi yapılan eleştiriler de göz önüne alınmadı, duymazlıktan gelindi. Hatta eleştiri yapanlar ötekileştirildi, dışlandı, cezalandırıldı.
***
Türk siyasetini anlamak için önce Türk Milletini ve Türkiye’nin dinamiklerini iyi anlamak ve kavramak gerekir. Siyasi stratejinizi sağlam bir zemine kurmadığınız takdirde milletten kopukluğun ötesine geçip kendi tabanınızdan da koparak elitlerin yönettiği, millete ve tabana sadece dayatmalarla siyaset yapan, diktatoryal bir kurum haline gelirsiniz. Nitekim dışarıya verilen resimde halihazırda bundan ibaret.
***
Parti içinde demokrasiyi rafa kaldıranlar, ülkeye demokrasi getirebilir mi? Parti içinde değişime karşı olanlar, Türkiye’de iktidarı değiştirebilir mi? İşte, bu soruların cevapsız kalması demek iktidar partisinin kazanımı, muhalefet ve milletin de kaybı anlamı taşır.
Nitekim bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu kronik krizden en az iktidar partisi kadar muhalefette sorumlu. Muhalefet, alternatif olmayı başaramadığı sürece, Türkiye’de iktidarın değişmesi hayalden öteye geçemez. Dolayısıyla bugün değişimi içeriden dışarıya başlatıp milletin önünü açmak muhalefet liderlerinin de samimiyet sınavı olacak.
***
Siyaseti hak aramak, yenilen hakkın hesabını sormak üzere yapanların koltuk tutkuları olamaz. Bilakis onlar siyaseti bayrak yarışı olarak görür, kapasiteleri oranında bayrağı ileri taşıyıp bir sonrakine devreder. Böylece değişim ve gelişimin olduğu dinamik, heyecanlı bir toplumsal taban yaratılır.
Umuyoruz ki Türk muhalefeti kendine çeki düzen vererek önümüzdeki süreçte gerçekten güven veren, inandırıcı bir alternatif haline gelir. Bunun da değişimden korkmamakla mümkün olacağını iyi anlamak, anlatmak ve kavramak gerekir.
Aksi takdirde Türkiye'de iktidarın, dolayısıyla gidişatın değişiminde ki en büyük engel muhalefetin kendisi olmaya devam eder.