Erdoğan’ın "Yeni Anayasa" ısrarını anlamaya ve kendimce anlamlandırmaya çalışıyorum.
Sebebi ne olabilir, neden bu kadar ısrar etmektedir?
İfade edildiğine göre; "ilk 4. maddeyle ilgili" AKP'nin sorunu da yoktur!
O halde bakalım...
%80 oranla tadilat görmüş, kişiye göre uyarlanmış, keyfiyet barındıran, işine gelmediğine nasılsa uyulmayan mevcut anayasayı "Darbe Anayasası" olarak nitelemek mümkün mü?
Şayet denildiği gibi mevcut anayasa "Darbe Anayasası" ise...
Merhum Özal ile başlayan delinme, sondaj; AKP ile süregelen bunca ihlal, defaletle tadilat, sayısız ve süresiz keyfiyet karşısında "Koruma Kalkanı, müdahale" devreye girmiş olması gerekirdi ki; "Darbe Anayasası" olarak nitelendirilebilsin...
Oysa...
"Balyoz- Ergenekon" darbe planı iddiasıyla başlatılan süreç sonrasında (Ordu- Asker- Polis) iç ve dış güvenlik (kolluk güçleri) yönetim ve yetkilendirme biçim ve modellerine yönelik Anayasal düzenlemeler, değişiklik ve dönüşümlerle "Darbeye teşebbüsün önüne geçildiği" söylenmemiş miydi?
Sadece kağıt üstünde yazılı, uygulamada keyfiyet barındıran, uymayana yaptırım bile getiremeyen bir Anayasa'yı "Darbe Anayasası" olarak nitelemek dahi "Anayasa" kavram ve anlayışına tezat teşkil etmez mi?
Malum ve meş'um 15 Temmuz sonrası oluşan "ittifaklar iklimi" neticesinde yapılan uyarlamalar neticesinde Anayasal tadilatla gerçekleşen "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" değişikliği...
"Mevcut Anayasa üzerinde daha ne değişebilir ki" sorusunu getirmez mi?
Gelinen nokta itibarıyla Türkiye’mizin demokratik, ekonomik, sosyal, Politik ve hatta etnisite anlamda bugünkü probleminin nedenini Anayasal etkilere bağlamak;
Aynı Anayasanın verdiği yetkiyle hükümetlik eden;
Anayasanın tariflediği ve belirlediği seçimlerle iktidar yetkisi alan;
Aynı seçimler sonucu şekillenen TBMM Yasama organına duyulan güvene şaibe katmış olmaz mı?
Görünen odur ki devletimizin asıl ve önceliği "Yeni bir Anayasaya değil,
İstişare ve uzlaşıyla üzerinde mutabakat sağlandığı,
Her bir hükmünün amil ve hâkim kılındığı;
Her bir maddesine titizlikle ve hassasiyetle uyulduğu;
Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türk Milletini, bölünmez ve bütüncül ulusal egemenliği tasvir eden, bağımsızlık ve demokrasi muhtevasına dair hükümler barındıran mevcut Anayasamızda, bireylerden oluşan aile ve toplumun bilaistisna tamamını kucaklama noktasında eksik madde ve müeyyideler varsa tespit edilmelidir.
Demokratik çerçevede belirlenen süre ve zamanda yapılan seçimlerle, TBMM'ye yansıyan Millet İradesinin vekilleri ve temsilcileri arasında gerçekleştirilecek meşveret- istişare ve mutabakatla eksiklikler telafi edilmelidir.
Anayasa'mızın üzerine atılan (Darbe- Suç- Yetersizlik) gibi şaibe ve şüpheler ortadan kaldırılmalıdır.
Yasama- Yürütme- Yargı (kuvvetler ayrılığı veya kuvvetler bütünlüğü) etkin ve işlevsel kılınmalıdır.
Yürütme- icra- uygulama noktasında meydana gelebilecek eksik- hata- kusur ve ihmaller güya "Anayasa'dan" kaynaklı bahanesine sığınılmamalıdır.
Bahusus...
Mevcut Anayasamız tüm bu olumsuzluklara mukavemet ve müdahale edecek ve toplumun tüm kesim ve katmanlarınca kabul gören ve güven duyulan bir Anayasa mükemmeliyetine kavuşturulması daha makul değil mi?
Binaenaleyh hiçbir Anayasa yoktur ki; yukarıda sıralanan Demokratik- Ekonomik- Sosyal- Politik- Hukuksal sorunlara zemin ve mesnet oluştursun.
Şayet öyle olsaydı Anayasa değil, Karayasa, Karabasan, Karabatak gibi isimlendirebilirdi...
Mamafih!
Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin mevcut Anayasasına göre:
-Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
-Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı “İstiklal Marşı’dır.
Başkenti Ankara’dır.
4. Maddesine göre; bu maddeler haricinde kalan diğer madde ve hükümler, hasıl olan ihtiyaç ve zaruret durumunda değişim- dönüşüm- uyarlamaya açıktırlar.
Diğer ve daha genel bir tabirle ifade edecek olursak "Anayasalar, tarihsel süreç içerisinde, insanların haklarını koruma ve devletin gücünü hukukun çizdiği sınırlar içerisinde tutma çabasının ürünüdürler. Anayasalar, toplum mühendisliği mantığı ile devletin toplumu düzenlediği metinler değil; toplumun devlete şekil verdiği metinlerdir..."
Böylece kalsa ve bu doğrultuda uygulamaya konulsa...
Yetmez mi?