CHP 100 yaşına gelmiş Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en köklü siyasi partisi! Dile kolay tam 100 yıl! Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu ve ilkelerini yakın mesai arkadaşları ile oluşturduğu parti tam 100 yaşına girdi bu sene.100 yılda elbette çok şey değişti. İkinci dünya savaşından tutun, Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar dünyada politikaya yön veren tanım ve kavramlar da değişti. Elbette 100 yıllık bir parti de kaçınılmaz olarak değişti. Lakin son 15 yılda yaşanan bu değişim hiç bir zaman CHP’yi iktidara taşıyacak düzeyde yada seçmenin kafasında olumlu düşüncelere yer verecek ve oy getirecek şekilde olmadı.
Özellikle 12 Eylül 1980 darbesinden sonra CHP içinde kafalar her zaman karışıktı. Berlin duvarı yıkıldıktan sonra dünyada sosyalizm, yavaş yavaş sol liberalizme kayarken Avrupa da bulunan sosyal demokrat partilerde bundan nasibini aldılar. Sosyalizmin güçlü, sınıfsız ve eşit toplum fikri artık bütün dünyada yükselişe geçen popülizmin de etkisiyle yok olmaya başladı. CHP içinde kafaların karıştığı dönemde işte tam bu zamana denk geldi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir kaset skandalı sonrası CHP genel başkanı olması, parti içinde birçok kişiye ilk başta umut vermişti. Lakin bu durum fazla sürmedi. Kemal Bey önce radikal ve anti ulusalcı söylemleri bulunan isimleri parti içinde görevlendirerek CHP geleneklerine ve kuruluş felsefesine ilk darbeyi vurdu. Mesela bu isimlerden bir tanesi Tunceli milletvekili olup 2012 de PKK terör örgütü tarafından kaçırılan, benim de o dönem Tunceli Şahinler JÖH taburunda görev yaparken, kurtarmak için yoğun mesai harcadığımız Hüseyin Aygün idi.
Kemal Bey seçim kaybettikçe bütün seçim kazanma stratejisini AKP’ye benzeyerek ve onun gibi olmaya çalışma üzerine kurguladı. AKP seçim stratejisi ve söylemleri ile seçim kazanabileceğini zannetti. Bunda bir bakıma haklı olabilirdi çünkü Türkiye de özellikle 2015-2016 yılları arasında yaşanan terör olayları nedeniyle Türk halkı üzerindeki hassasiyet artmış ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türk halkının ülkenin bekası yönündeki endişeleri artmıştı. Buna paralel olarak Kemal Bey önce sağ siyasetin isimlerini daha sonra da muhafazakâr isimleri partiye dahil etti. Abdüllatif Şener buna örnek olarak gösterilebilir. Genel Başkan Kemal Bey hem muhafazakâr hem de sağ kesimden transferler yapınca partinin içinde delegelik görevi ve MYK da bulunan CHP’nin eskisi gibi özüne dönmesini isteyen isimler tek tek tasfiye edinilmeye başlandı. Ekmeleddin İhsanoğlu gibi bir ismin Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi CHP içinde Kemal beyin yönetimine karşı sesleri iyice yükseltti. Kemal Bey çareyi kurultaylarda genel başkanı seçmek için oy kullanan delegeleri tek tek değiştirmekte buldu. Bu değişim yapılırken partinin öz evlatları olarak tanımlanan birçok isim ya ihraç edildi ya da istifa etti. Emine Ülker Tarhan Hanımefendi bu isimlere örnek olarak gösterilebilir ya da bir daha milletvekili yapılmayan ama parti üyeliği devam eden ve şu an hali hazırda CHP genel başkanlığına aday olan Örsan Öymen…
Parti artık öyle bir hale geldi ki içinde Türk Silahlı Kuvvetlerine hakaret edende var anayasanın ilk 4 maddesini tartışmaya açmayı isteyende var ve ne acıdır ki ‘ulus devlet kavramının modası geçti yeni trend etnik federasyon modelidir’ diyen de var. ‘Ülkede sığınmacılar ile birlikte yaşamaya mecburuz’ deyip oyları düşüşe geçince belediyenin kaynaklarını mülteci film festivali gibi bir organizasyona harcayan Tunç Soyer de var.
Muharrem İnce’nin 2018 de Cumhurbaşkanı adayı yapılması ve seçimin bir kez daha kaybedilmesinin suçu kimindir? Muharrem İnce’yi koskoca İzmir mitinginde aday takdimi esnasında “gel bakalım Muharrem” diye kürsüye çağıran Kemal Bey’in suçumu? Bana soracak olursanız Kemal beyin suçudur! Muharrem İnce her gün 1 ilde miting yaparken ve konuşmalarında ulus devletten, terör olaylarına kadar dikkat çekerken, Kemal Bey’in milletvekili yaptığı isimler tam da bu mitinglerin arkasından anayasayı tartışmaya açmaktan, federasyon düzeninden ve tarikat cemaat açılımlarından söz ediyordu. Sahada uğraşan Muharrem İnce’nin söylemleri ile parti sözcülerinin ve milletvekillerinin açıklamaları birbirini tutmuyordu. Tabii ki AKP ve Recep Tayyip Erdoğan bu hataların hiç birisini affetmedi ve bu söylem uyuşmazlığını koz olarak onlarca defa kullanarak başarıyı elde etti.
Kemal Bey zaten iktidar olmak istemiyordu ki! Onun tek derdi daha önce karşısına kurultayda aday olarak çıkan Muharrem İnce’yi Cumhurbaşkanlığı gibi bir seçimde başarısızlığa uğratıp, en büyük parti içi rakibini saf dışı bırakmaktı! Benim bu tezimi bugünün gidişatı desteklemektedir. Çünkü Kemal Bey 13 seçim kaybetmesine rağmen o koltuğa sanki altına tutkal sürülüp yapışmışçasına halen oturmaktadır ve oturmaya da devam edecektir! Kemal beyin yapılacak son kurultaylarda yeniden seçileceğine emin olabilirsiniz çünkü bütün parti delegeleri zamanında kendisinin göreve getirdiği insanlardır. Aynı zamanda şu an yapılan il kongrelerinde sürekli kendisine destek açıklayan adaylar seçiliyor.
Peki CHP içinde ulusalcı, laik ve yurtsever söylemleri olan insanlar nerede? Kimisi kendi partisini kurdu Muharrem İnce gibi kimisi siyasete küstü kimisi de Bolu belediye başkanı Tanju Özcan gibi partiden ihraç edildi! CHP Kemal Bey yönetiminde kendi evlatlarını yedi bitirdi ve 100 yıllık partinin geleneklerini ve çizgisini tamamen bozarak partiyi adeta bir çorba kazanına döndürdü. Kendi eliyle yarattığı bu kaosu, seçim başarısızlığını iyi yönetiyor görüntüsü vererek genel başkanlığını devam ettiriyor.
Sizce bu şekilde devam ederse CHP kaç yıl daha iktidar yüzü göremez? CHP özüne dönmeden iktidar olamaz! CHP akrabaların ve ahbap çavuş ilişkisinde olanların yönetici olacağı bir parti değildir! Bu parti Cumhuriyeti kuran partidir ve CHP geri alınmadan Türkiye geri alınamaz! Şimdi siz oturun düşünün! Sizce CHP’nin öz evladı Tanju Özcan mı ya da nereden tutsanız elinizde kalan Tunç Soyer mi? CHP’nin gerçek evlatları ulusalcı Kemalistler mi? Yoksa Türk Silahlı Kuvvetlerine hakaret eden Sezgin Tanrıkulu mu? Güzel bir söz vardır ya yılanın başı nereye giderse kuyruğu da oraya gider! Baş kısmının vasat bir bürokrat olan ve politik stratejiden gram anlamayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun olduğu bir vücudun kuyruğu pek iyi yere gitmez!