Merhaba kıymetli okurlar ve takipçiler…
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli 7.8 ve 7.5 şiddetinde iki deprem meydana gelmiş, binlerce vatandaşın göçük altında kalarak hayatını kaybetmesiyle birlikte, milyonlarca vatandaşta göç etmek zorunda kalmıştı. Ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler yüzünden siyasiler, vatandaşların menfaatlerinden çok kendi menfaatlerini düşündüğü için yaşanan deprem, seçimlerin geri planında kalmıştı.
Yaklaşık iki aydır Bursa’nın Mudanya çevresi, Marmara Adası açıkları, Avşa Adası açıkları ve Marmara Denizi’nde bulunan faylar nedeniyle 4.8 – 3.3 şiddetinde depremler meydana geliyor. Deprem uzmanları, Kahramanmaraş depreminin ardından olası bir “İstanbul Deprem”i öncesi sık sık siyasileri ve yerel yönetimleri uyararak acil önlemler alınması hususunda çağrıları yapıyorlar. Ancak bu çağrılara karşı siyasilerin ve yerel yönetimlerin ilgisizliğini görüyoruz. Görünen o ki yerel seçimler, insan hayatı ve güvenliğinden çok daha önemli!
Baba tarafımdan 135, anne tarafımdan ise 110 yıldır İstanbul’da ikamet eden bir ailenin mensubu olarak, doğanın er ya da geç İstanbul’un kalabalığından, çarpık kentleşmesinden, betonlaşmasından, ormanların katledilmesinden, doğal hayatın yok edilmesinden dolayı intikamını alacağını her konusu açıldığında söylemekten asla çekinmiyorum.
Elbette İstanbul’u 1970’ler de başlayan ve 1980’lerden sonra hız kazanan kontrolsüz göçlerin bu hale getirdiğinin de farkındayız. Bugün İstanbul’da bulunan 40 – 50 yaşındaki binaların, Karadeniz’den ve ağırlıklı olarak Kilyos açıklarından çekilen deniz kumlarıyla inşa edildiği bugün hala konuşulan konularında arasında yer alıyor.
19 Aralık 2023 Salı akşamı bir Youtube kanalında Prof. Dr. Naci Görür’ün katıldığı programı izledim. Naci Görür, yetkililere önemli uyarılar yaparken konuşmasından arşivime de aldığım satırbaşı notları yazmayı ihmal etmedim.
Prof. Dr. Naci Görür, rant ekonomisine dikkat çekerek İstanbul’un en değerli yerleşim yerlerinden olan Bağdat Caddesi’nin deprem esnasında az etkileneceğini söylemesine rağmen kentsel dönüşüme öncelik verildiğini, depremde en çok etkilenecek olan “Eski İstanbul”, yani Tarihi Yarımada, Küçükçekmece ve Büyükçekmece gibi yerleşim yerlerine ağırlık verilmemesine dikkat çekiyor.
Ayrıca Naci Görür, Gebze ve Kadıköy arasındaki sahil bölgesinin yaşanılacak depremi 9 şiddetinde hissedileceğinin altını çiziyor. Olası “İstanbul Depremi” ile ilgili iki fayın kırılması bekleniyor. Bu faylardan biri olan 70 km uzunlundaki Kumburgaz Fay hattının kırıldığı takdirde 7.2 şiddetinde deprem olacağını belirten Naci Görür, 40 km uzunluğa sahip olan Adalar Fay hattının kırılması esnasında ise 6 şiddeti ve üzerinde bir deprem olacağını belirtiyor.
Kırılacak fay hatlarıyla ilgili en merak edilen soru ise,
“Kumburgaz Fay hattı ve Adalar Fay hattı birbirini tetikler mi?”
Naci Görür bu soruya karşılık şu şekilde cevap veriyor: “Eğer Kumburgaz Fay hattı kırılırsa, Adalar Fay Hattına yansıyabilir. Bu durumdaki depremin büyüklüğünün ise 7.6 şiddetinde olacağını tahmin ediyorum. Kumburgaz Fay hattı kırılır ve deprem olursa, Adalar Fay hattında hemende deprem olabilir, 3 ay sonrada deprem meydana gelebilir.”
Naci Görür, 1912 yılında Şarköy’de meydana gelen 7.3 şiddetindeki depremin ardından günümüzde hala 4 ve 4’ten az şiddette deprem meydana gelen Tekirdağ Fay hattıyla ilgili yaptığı açıklama ise yüreklere biraz su serpti. Naci Görür, Tekirdağ Fay hattından endişe edilmemesi gerektiğini belirtti.
Böyle giderse İstanbul’un, siyasilerin ve yerel yönetimlerin vurdumduymazlığı yüzünden, 1509 yılında yaşanan ve kayıtlara “Küçük Kıyamet” olarak geçen depremin bir benzerini “Büyük Kıyamet” olarak yaşaması an meselesi.
Yazımı Niccolo Machiavelli’nin bir sözüyle noktalamak istiyorum: “Çok fazla güven, insanı vurdumduymaz, çok fazla güvensizlik ise çekilmez, hoşgörüsüz hale getirir.”
22 Aralık 2023 - Yakacık