Merhaba kıymetli okurlar ve takipçiler…
Her Ekim ayı geldiği zaman nedense bir duygusallık ve yalnızlık hissi çöker. Oturur maziyi düşünür, kimseyle konuşasım gelmez ve kabuğuma çekilip sadece yazmak, yazmak, yazmak isterim. Her Ekim ayında Tanju Okan, Feridun Düzağaç, Erhan Güleryüz, Düş Sokağı Sakinlerini tekrar tekrar dinler, Edip Cansever, Cemal Süreya, Orhan Veli, Attila İlhan’ın şiirlerinde kendimi ararım.
Ben her Ekim ayını Erhan Güleryüz’ün şiiri “Mevsimlerden Sonbahardayım” sözüyle çağırır, şiir de bana, “Mevsimlerden sonbahardayım... Resimde sararmış yapraklar, kurumuş dallar, yılgın bir rüzgâr ve ne yapacağını bilmeyen bir çocuk var.” sözleriyle cevap verir.
40 yaşıma merdiven dayadım. Korkmuyorum, ürkmüyorum. Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş” isimli şiirinden 5 yaş daha büyüğüm. 30 sene ömrüm kaldı ve sadece 30 kez sonbaharı yaşayacağım.
Bir erkeğin en güzel zamanlarının 30’lu yaşları olduğunu yaşayarak tattım. Evet, evet erkeğin en güzel yılları 30’lu yaşlarıdır. 30’lu yaşlarım, 20’li yaşlarım da ektiğim meyveleri hasat etmeye başlamama neden oldu.
Karma karışık yazmak istiyorum. Saçma sapan yazmak istiyorum. Belki de yazmışımdır, yazıyorumdur, yazacağım kim bilir belki de hiç yazamayacağım. “Neden, Niçin, Sonuç” ilişkisinden uzaklaşmak istiyorum ama iyi insanları seviyorum.
Hatırlar mısınız âşık olurduk! Kadını şarkılar da şiirler de, kadehler de arardık. Aşk şiiri yazdıracak kadın mı kaldı? En son ne zaman âşık oldun? Sevdiğin kadına en son ne zaman çiçek aldın? Ağaç kaldı mı? Çiçek kaldı mı? En son ne zaman Ateş Böceği gördün? Turnalar da göç etti. Gelecek yıl tekrar gelecekler mi?
Deli oldunuz mu hiç? Yoksa deliliği mi vurdunuz? Dünya’nın kahrı başka türlü çekilir mi? Saygı duyuyorum.
Son olarak, ülkenin kalite seviyesi “Benekli Ayhan”
Yazımı kendi sözümle noktalamak istiyorum: “Ben her akşam yatağa ertesi gün bir daha uyanmayacakmışım gibi yatıyorum”
18 Ekim 2023 – Yakacık