Ülke olarak çok zorlu bir yıl geçirdik. 2023 yılına yeni başlamıştık ki on binlerce vatandaşımızın hayatını yitirdiği büyük bir deprem yaşadık. Bunun etkileri ne yazık ki hala sürmekte. Bunun yanı sıra zaten devam etmekte olan bir ekonomik kriz, kendisini iyiden iyiye hissettirdi ki etkileri günden güne artan çok zorlu bir süreçtir. Diğer yandan PKK terör örgütü tarafından şehit edilen yiğitlerimize ağladık. Ülke olarak ne yazık ki birçok bela ile uğraşmaktayız. Terörü, doğal afeti, ekonomisi, uluslararası olayları vs. derken millet olarak çok yıpranıyoruz. Ama tüm bu zorluklara rağmen Cumhuriyetimizin 100. Yılını da kutladığımız bir sene oldu 2023. Tüm bu aksiliklere, sorunlara rağmen ülkemiz dimdik ayakta durmaktadır.
Son zamanlarda yaşanan olaylar millet olarak bizleri çok üzmektedir. Bunun yanı sıra bu olayları körükleyen insanların, her geçen gün salyalarını daha fazla akıtması durumu daha da kötüleştirmektedir. Cumhuriyetimizin değerini anlamak bir yana bu nimeti anlatmak için çabalar duruma geldik. Bir tarafta milli mücadele dönemi işgalci postalı yalayan tipleri aratmayan, bu Cumhuriyet’e, bu millete düşman kişiler, diğer tarafta Cumhuriyet’i savunmasına rağmen onu pek de anlamayan insanlar. Ama burada öncelik olarak belirtmek gerekir ki aslolan namustur. Bakınız, Cumhuriyet, vatan, millet her şey eleştirilir yalnız bunu namus kavramına oturtarak yapmak gerekir. Eğer bir insan namuslu eleştiri yapıyorsa, yanlış görünen her şeye destek olunur ama eleştirisi altında bir namussuzluk, samimiyetsizlik yatıyorsa işte onlarla her zaman mücadele edeceğiz. Bizler ne yapıyorsak bu güzel vatanın daha ileriye gitmesi içindir. Eleştiri yapıyorsak bunu namuslu şekilde yaparız.
Dünyadaki diğer ülkeler incelendiği zaman, ben zannetmiyorum ki Türkiye Cumhuriyeti’ndeki kadar kendi vatanına, kendi tarihine, kendi milletine, kendi kültürüne bu denli düşman bir kitle yetiştirilmiş olsun. Bunun salt para karşılığı yapıldığını da düşünmüyorum. Kitleler adeta kendi kültürüne sövmek için yarış yapar haldeler. Tarihi kişilikler üzerinden ideoloji postası koymaktalar. Önceki yazımda da belirttiğim gibi bunun en göze çarpan örnekleri radikal fikir değişikliğine gidip, yeni benimsediği fikrin de radikali olan kişilerdir. Elbette Türk Milleti olarak bu bizim ne yazık ki makus kaderimiz. Önceden de bunlarla uğraşıldı, şimdi de uğraşılıyor ve gelecekte de uğraşılacak. Burada önemli olan, bu savaşı hiçbir zaman kaybetmemek. Ülke için gerçek ideal neyse her zaman o hedefe yürümek. Çünkü bu kişiler, insanların potansiyellerini, enerjilerini çalıyor. Dikkat ediniz, sosyal bilimlerdeki tüm disiplinlerde okuyan insanlar tüm enerjilerini bu alanlara yoğunlaştırmakta. Bunlardan birisi de bu satırların yazarı ne yazık ki. Çünkü şartlar diğer türlüsüne el vermiyor. Ortalıkta alçakça cirit atan insanların olduğu bir yerde sessiz sedasız oturulamaz. Yaşam sürekli devinim halinde olan bir mücadele sahasıdır. 2024 yılından dileğim, tüm bunların bitmesi gibi bir absürt şey olmayacak çünkü bunlar hiçbir zaman bitmeyecek. Dileğim odur ki, bunlara daha fazla meydan verilmeden tüm enerjinin bu vatanın ve milletin refahı için harcandığı, kutuplaşmanın azaldı, saygı ve sevginin artmaya başladığı bir yıl olsun.