Dikkat çekildi mi bilmiyorum ama Türkiye’de radikal fikir değişimlerinin temelinde karşıt düşünceye duyulan öfke yatmaktadır. Bu sebeple radikal bir fikir değişikliğine giden insanların büyük bir çoğunluğu benimsediği yeni fikrin radikali oluyor. Şahsi fikrim bu yöndedir. Nitekim “popülerliğe aykırı olma” veya sadece “aykırı olma” popüler bir kültür olmuş durumdadır. Bir diğer kısım ise rant kapısının aralığını gördüğü an bir fikir sapması yaşıyor. Elbette insanlar fikirlerini değiştirebilir ki bu aslında çok güzel bir şeydir. Nitekim düşünebilmeye, sorgulayabilmeye işaret eder ama bu değişim saymış olduğum nedenlerden dolayı saçma bir hal almanın yanı sıra diğer kesim tarafından “döneklik” olarak nitelendirilmektedir. Kendilerince haklılar çünkü bu fikir değişimi bir çıkar uğruna veya sırf karşı olmak için yapıldığından dolayı ardında art niyet barındırmaktadır.
Sosyal medyanın yayılmasından sonra bu iyice göze çarpmaktadır. Popüler olan bir düşünceye karşı olabilmek için karşı olup, bir de buradan doğan yeni bir popülerliğin tadına varan bir kesim insanlar, bu fikrin radikali oluyor. Veya bunu yukarıda da belirttiğim gibi salt aykırı olma veya ranta dayandırıyor. Bundan daha abes olan şey ise bu nedenlerden dolayı fikir değiştiren kişiler, yeni benimsediği düşüncenin radikalleri tarafından yeni medya yüzü yapılıyor.
Bu durum beni, özellikle kendi düşüncelerim çerçevesinde rahatsız ediyor. Çünkü “bu şekilde” fikir değişimi yaşayan insanlar genelde ciddi manada bilgi eksikliği olan cahil kişiler oluyor. Son zamanlarda bir anda düşünce değişimi yaşayan, zıttı olan bir düşünceden bir anda muhafazakâr-dindar kişiliğe bürünen ve bunun radikali olan şahısları okuyoruz Twitter’da. İslam’ın güzelliklerini görmeden, tek kelime Yunus Emrelerden, Bektaşilerden bahsetmeyen bu kişiler, her ne hikmetse bir anda laikliğe, Kemalizm’e ve mevcut düzene karşıt şeriatçı (veya liberal) bir pozisyon alıyor. Dindar Kemalist olunmaz gibi bir -bana göre- proje lafının papağanlığını tekrarlayıp nefret kusuyorlar. Bir diğeri gidip daha içeriğini dahi bilmediği şeyleri savunuyor.
Bizim mücadelemizin bir ayağını da bu kişiler oluşturuyor. Çünkü bu kişiler hem eski hem de yeni düşüncelerinin cahili oldukları ve aynı zamanda bu nedenle popüler oldukları için kitleleri çabuk etkileyebilmektedir. Çünkü temelinde iki şey yatmaktadır. İlk olarak Kemalizm’e, Atatürk’e saldırmak, diğeri ise bunu din sosuna bulayarak yapmak. Böyle olunca kitleleri peşlerinden sürükleyebildikleri gibi bu hezeyanlarını pervasızca savurabilmektedirler.
Kemalist görüşteki insanların bana göre en büyük eksiklerinden birisi aslında bu konudur. Bu tarz tartışmalar incelendiği zaman, bu radikal tayfaya bilimsel, mantıklı cevap verebilen insan sayısı gerçekten çok az. Mevcut düzen, küreselleşme gibi laflar onları ikna etmez çünkü bu terimlere düşman bu kişiler. Sizlerin yapması gereken en önemli şey, düşünce çerçevesinde bu kişilere cevap vermektir. Hakaret ile veya yok sayarak bu işin olmadığını anlamanız lazım. Şahıs orada Kemalizm’e saldırıp, bunu da din sosuna bulayarak rant elde ediyor, çıkar sağlıyor, cebine dolduruyor ama Kemalist kesim ya önemsemeyerek ya hakaret ederek ya da alakasız konulara değinerek bu düşünceyi bertaraf etmek istiyor. Merhum Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk yıllarca bunun mücadelesini verdi. Ama yine aynı şeyleri tekrarlamak zorundayız.
İslam’ı sırf çıkarları için kullanıp yıllarca bu millet Allah ile adatan şarlatanların zangoçluğunu yapan bu kişilerle mücadele etmenin en iyi yolu, onların cahilliklerini yüzlerine vurmaktır. Bunu ise İslam’ı öğrenerek, onun Kemalizm karşıtı olması bir tarafa bizzat onu tasdikler nitelikte olduğunu anlatarak yapabiliriz.
Sosyal medyada gezildiği zaman konu daha net anlaşılacaktır. Bunun salt Kemalizm temelli olduğunu da savunmuyoruz.- Hemen her konuda bu şekilde bilinçsiz radikalleşme söz konusu. Bunun en somut örneklerini mevcut partiler konusunda görebilirsiniz. O kadar radikalleşme söz konusu ki, karşıt görüşlü partilerden bu ülke menfaatine bir şey çıktığı zaman partizanları onu dahi karalamaya başlıyor. Bunun altında da hep söylediğim gibi, gerek seküler gerek muhafazakar, her kesimden görüşün iliklerine kadar işlemiş bir biat kültürü yatmaktadır. Kendi düşüncelerinin dahi cahili olan insanlardan bu kültürü sökmek kolay değildir.