Türkiye olarak tüm düşüncenin uçlarını ülkemizde yaşayabiliyoruz. Her ne kadar dillerine pelesenk olsa da “biat” kültürü salt sağ kesime indirgenemeyecek şekilde bu toplumun her kesiminin iliklerine kadar işlemiş durumda. Bunu her düşüncede, her eylemde ve her harekette görebiliyoruz. Karşıt görüşte reddettiği bir düşüncenin aynısını kendi görüşünde uygulayan insanlar, bunu çok normal karşılayarak aynı ithamla karşıt görüşlere saldırıyor. Bunda, özellikle son yıllarda sosyal medyanın etkisi de yadsınamaz. Popüler fikre biat etme, popüler olmuş kişilere biat etme ve popüler olmuş düşüncelere biat etme ne yazık ki insanların bilinç dünyasını köreltmektedir. Çoğunluk fikrine uymak sizi genelde yanlış yollara sevk eder. Bunu sıradan aykırı olma temeline dayandırmıyorum, gerçekten düşünebilen ve yanlışları gören insanlar ne yazık ki azınlıkta kaldığı için çoğunluk yanlış fikirlere yöneliyor genelde. Bu, Türk toplumu için bilinçli olarak yapılmış bir durumdur. Gazi Paşa’nın “fikri hüri vicdanı hür” lafı, sıradan bir kahve lakırtısı değildir. İnsanları tek tip yapmak için eğitim sisteminde değişiklikler yapıldı, bu adeta Türk Milleti için bir karşıt fikir devrimidir! Gençlerin çoğu, popüler olmuş kişilere koşulsuz biat etmektedir. Bunun en net örnekleri Celal Şengör ve Özgür Demirtaş’tır. Bu iki hoca için ayrıca yazacağım burada sadece örnek olarak değinmekle yetineceğim.
Uzun bir süredir sokak köpeklerinin saldırdığı insanların haberlerini okuyoruz. Kimisi okula giden çocuklar, kimisi işine giden yetişkinler kimisi ise sadece yanlarından geçen insanlar. Sokak köpekleri için adeta bir lobi oluşmuş durumda. Ne yazık ki bu ülkenin büyük çoğunluğu hiçbir işe yaramayan sanat sepet tayfası ve medeniliği sokak hayvanları zanneden insanları, bunlara kutsaliyet atfederek dokunulmaz kılmıştır. Dikkat ediniz bunların hemen hemen hiçbirisi vahşi sokak köpeklerine denk gelinecek ortamda yaşamazlar dolayısıyla bu ülkenin insanlarının ne çektiğini anlamazlar. Aslında temel sorunlardan birisi de bu değil midir? Muhalif diye atfedilen grubun çoğu, bu ülkeden o kadar uzaklar ki ne destekledikleri kazanabiliyor ne fikirleri mantıklı ne de bu coğrafya ile bağdaşır fikirlere sahipler. İşte sokak köpekleri de bunlardan birisidir (diğer en önemlisi mülteciler ama o başka bir yazı konusu). İşte bu köpek sorunu da bunlardan birisidir. Sokak hayvanlarını sevelim onlar da candır diye, insanlara saldıran bu hayvanların toplatılması gerektiğini düşünen herkesi hayvan düşmanı olarak tanımlamaktalar. Ve bu fikir bir medeniyet olarak görüldüğü için, popülerliğe biat etmiş insanlar bunların peşi sıra gidiyor. Asıl medeniyet bu hayvanların sokaklarda başıboş şekilde gezmediği bir yerdir. Hoş, bizim insanların çoğu, dünyayı instagram üzerinden tanıdığı için gerçek hayattan tamamen kopuklar. Şunu zorla akıllarına yer etmeliler ki, bir insanın hayatı, tüm sokak köpeklerinin hayatından değerlidir!
Belediyelerin, valiliklerin gerekirse Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu konuya ivedi şekilde el atması gerekmektedir. Bu bir güvenlik sorunudur! Sepet tayfanın gelişmiş diye lanse ettiği hiçbir ülkede böyle bir durum göremezsiniz. Bu, tamamen uydurdukları saçma bir duygu mastürbasyonudur. Bir kişi, bir grup memnun olacak veyahut para kazanacak diye böyle şeylere izin verilmemelidir. Sokak köpekleri tamamen toplatılıp, gerekli bütün işlemler uygulanmalıdır. Nitekim bu işin sonuçları ilerleyen süreçte çok daha vahim sonuçlara yol açabilir.