Entelektüel Soytarılara Dair
Bazen öyle bir an gelir ki, daha önce birçok defa gördüğünüz bir şey o anda dikkatinizi çeker ve fark edersiniz. Görmek ve fark etmek aslında çok farklı kavramlardır. Keza okumak ve bilmek de aynı şekilde farklı şeylerdir. Bildiğimi sandığım çoğu şeyi bir daha öğrendiğim oldu. İşte buna anlama-içselleştirme deniyor. Bunu yapabildiğiniz sürece olaylara farklı pencerelerden bakma, muhakeme yapma yeteneği kazanıyorsunuz. Birçok tehlikeden bahsederiz ama onu yaşayana kadar gerçekten tehlike olduğunu anlamayız, zaten onu anlayanlar genelde dağın arkasını görebilen mutsuz insanlardır. Dağın arkasını görmek büyük bir sorumluluk gerektirir. İleride olanları ilk siz görürsünüz. Önce bu bilmenin ve onu anlamanın sıkıntısını çekersiniz. Sonra dağın gerisindekilere onu anlatırsınız. Bakın burada gördüğüm kadarıyla büyük bir sıkıntı var dersiniz. Bu sefer de size inanmayan bir kesim tarafından linçlenir öyle sıkıntıya girersiniz. Ardından o sıkıntı dağı aşıp size gelince bir de yaşayarak öğrenirsiniz. Bu olayın bir diğer ilginç yanı ise size inandığını söyleyen bazı kişilerin aslında sizi anlamamasıdır. Anlamış gibi yapar, popülerliğinize kapılır belki ama olayı içselleştiremez. Diğer bazı sıkıntılı grup ise sırf onu siz dediniz diye karşı çıkar. Yani popüler birisine saldırmanın onu aykırı-bilgili göstereceği düşüncesi. Kısacası bu insanların görevinin zorluğu körler ülkesinde ayna satmaktan ziyade, o ülkede ayna satılamayacağını birilerine ikna etmektir.
Bilirsiniz bugünlerde çok moda bazı olaylar ve kişiler vardır. Bir tane örnek vereyim;
Geçen bir röportaja denk geldim. Olay Kadıköy’de yaşanıyor. Röportajı yapan kişi yoldan geçen gençlere deprem bölgesi oy sonuçlarından bahsediyor ve ne düşündüklerini soruyor. Ortak kelime şunlar ‘’bilmiyorlar, cahiller,celladına aşık olmuşlar,koyunlar’’ vs vs. Bir de bu konu türedi. X partisine oy veren herkes cahil ama ona karşı olan kim olursa medeni, bilgili, entelektüel. Size, sizin bilgili olduğunuz düşüncesini veren nedir veya kimdir? X partisine oy vermek veya vermemek bilgi ölçme, entelektüellik düzeyi midir? Eleştirdiğiniz insanların neden o partiye oy verdiklerini hiç düşüp analiz yaptınız mı? Yaptığınız analizler de ezberden öteye gitmeyen hezeyanlar. İşte bu yüzden istediğiniz partinin iktidara gelmesini göremiyor, göremeyeceksiniz. Anlık tepkiler veriyor, anında birilerini göklere çıkarırken diğerlerini yerin dibine gömüyorsunuz. Herkes, sürekli karşıyı eleştirerek bir şeyler diyip yazıyor. Peki siz hiç sizi eleştirenleri dinlediniz mi? Dinlediyseniz ne kadarını anladınız? Ben söyleyeyim, hiçbirisini. Hele bir de Z kuşağı duyarı çıktı ortaya. Bana göre çok da abartıldığı kadar olmayan bir kuşak. Sadece sizlerin duymak istediğiniz şeyleri söyledikleri için böyle diyorsunuz halbuki sanal dünyaya kısılmış, hayatlarına ona göre yön veren, zevklerini ona göre belirleyen bir kuşak. Tüm dünyayı sanal dünyadaki gibi sanıyor. Size çıkıp birisi demiyor mu: Bu ülke size çiçekler sunmayacak önce bunu bir kabul edin. Sonra çiçek verebilmesi için canla başla çalışın ki çocuklarınıza tomurcuk ekin. Geri kalan şımarık isteklerinizi gözden geçirin. Bunu yazınca hemen atlıyorlar ‘’bu ülke insanı her şeyin en iyisine layık, bunu istemiyor musun?’’ Öncelikle şunu belirtelim, bu ülke size çiçekler vermiyorsa bunun en önemli nedeni bulunduğunuz coğrafyadır. İkincisi, elbette yüce Türk milleti her şeyin en iyisine layık ama sizler bu şımarıklığınız ile mutsuz insanlar yaratıyorsunuz. Bunu yapmayın, bu milleti tanıyın. Her şey Twitter’dan ibaret değil o dünyadan bir ayrılın.
Bilimi çapsız düşüncelerine paravan yapıp, kahve siyasetinden öteye muhabbet edemeyen tiplerin bir taraflarını çok güzel yaktılar ama hala nerede ve nasıl hata yaptıklarını anlamıyorlar. Bakın yarın seçimler var. Seçimler bittiği gün 2028 için çalışmalar başlayacak. Peki ne kadar siyasetçi, onların destekçileri ileriye dönük analiz yapıp çalışmaya başlayacak? Yahu Türkiye’nin en büyük sorununlarını ve bu sorunların yeşerttiği Milliyetçi duyguları görmediniz siz daha! Ayrıca ekleyeyim, 2028 yılına doğru milliyetçilik daha fazla artacak Türkiye’de. Sinan Oğan’a anında küfür edip yerin dibine gömdünüz, olmadık laflar ettiniz. Peki kaçınız gerçekten muhakeme yaptı? Gerçekten neden böyle bir şey yaptı Sinan Oğan? Belirli kalıplar şekillenmiş kafanızda, onu atamıyorsunuz. Eğer Türkiye’nin en büyük sorunu olan mülteci meselesine çözüm bulunamazsa, 10 yıl sonra islamcılar x grubunun veya kişisinin oyuna ihtiyacı kalmayacak.
Bu satırları yazdıgım şu sıralarda seçim sonuçlandı. Recep Tayyip Erdoğan tekrar seçildi, öncelikle yüce Türk milleti adına hayırlı uğurlu olmasını temenni ederim. Seçim analizlerime gelince,
İlk olarak şunu demek istiyorum: Ülkenin kötü gidişatını istismar edip, millette karşılık bulmayacak fikirleri dayatmanın sonucu budur. Seçim döneminin en büyük kazananı ise bana göre Ümit Özdağ hocadır ki bunu hep söylerim. Kendisi tek başına verdiği bu mücadelede mülteci sorununu kamuoyu gündemine taşıyıp bir numaralı ülke sorunu haline getirmiştir.
2. Sinan Oğan’ın AKP’yi desteklemesini şahsen çok mantıklı bulmuştum. Nedenlerine gelince ;
Az yukarıda şöyle yazmıştım ‘’Eğer Türkiye’nin en büyük sorunu olan mülteci meselesine çözüm bulunamazsa, 10 yıl sonra islamcıların x grubunun veya kişisinin oyuna ihtiyacı kalmayacak.’’ Eğer Sinan Ogan ve Ümit hoca ikisi beraber bir tarafı desteklese ve o tarafta kaybetseydi, saman alevi gibi parlayıp sönmüş olacaklardı. Ümit hocanın CHP’yi desteklemesi, Sinan Ogan’ın AKP’yi desteklemesi kadar kamuoyu oluşturmadı çünkü kendisi aday değildi. AKP saflarına kendisi geçseydi, oluşturdugu muhalif rüzgarı kaybedecekti. 2028 yılına kadar, ekonomik kriz ve mülteci sorunu alevlenerek yükselecek ve bunun sonucunda Türkiye’de inanılmaz bir milliyetçi görüş yükselecektir. Bu perspektifte geleceği iyi yorumlamış ve çok güzel pozisyon almışlardır. Görünen o ki CHP çok uzun yıllar (radikal değişim olmazsa) iktidar olma hayallerini ger.ekleştiremeyecek. Recep Tayyip Erdoğan’ın da son seçimi olduğu düşünülürse ileride yükselecek milliyetçi kesimi Sinan Ogan ve Ümit Özdağ’ın konsolide edeceği yadsınamaz. Siz AKP oylarını hiçe sayarak bir gelecek kuramazsınız, dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan sonrası AKP tabanında milliyetçi oylara talip olacak yegane muhalif! kişi Sinan Oğan’dır. Sinan Oğan ile Ümit Özdağ’ın beraber milliyetçi oyları konsolide etmesi ise kaçınılmaz görünüyor. Dolayısıyla şu an atılan adımlar 2028 seçimine hazırlıktır. Tabii bunların hepsi sadece basit bir öngörü. Nitekim Türk siyasetinin bir saati bir saatini tutmuyor.