Size tam üç saatlik 2 perde oynayan harika bir müzikalden bahsetmek istiyorum. Kalabalık kadrosu ile görsel bir şölen olan bu oyunun dekor tasarımı Savaş Dinçel'in oğlu Barış Dinçel'e ait. Kulaklarınızın pasını alacak canlı orkestranın olması oyuna değer üstüne değer katmış. Kapalı gişe oynayan bu oyunu mutlaka gidip görmesini şiddetle öneririm.
A ismi mi? Hala söylemedim değil mi? Ah! Fosforlu Ah! Aklımı aldı.
Bu tiyatro oyunun adı Suat Derviş'in yazdığı "Fosforlu Cevriye"
İzlerken kendinizi müstesna bir durum için seçilmiş özel bir tanık gibi hissedebilirsiniz. Bol ödüllü İstanbul Şehir Tiyatrolarında sahnelenen bu oyunu ben Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesinde izledim. O sahne de izlemek her daim ayrı bir keyifli...
Bugün 28 Ocak ve buna bir şey hatırlattı. “Ayandon Fırtınası” 28 ocakta başlayan bu fırtına için kışın en şiddetli zamanı diye yazar, eskiler de şiddet-i sermâ derlermiş. Ertesi günde İstanbul ikliminin sayılı fırtınalarından biri kopardı ki halk Aya Andon’dan bozma olarak “Ayandon fırtınası” derlermiş.
Gazetemizin adı da buradan geliyor. Haber fırtınası...
Köşe yazarlığı teklifi aldığımda “Ayandon” kelimesini merak etmiştim nereden geliyor bu isim diye. Tamda bugün aklıma gelmesi enteresan olmakla birlikte tekrar tanımlamak isterim.
Ayandon; Sinop’un Ayancık İlçesi’ne bağlı yeni adı ile Hamamlı Köyü Mevkii, 1800’lü yıllarda kışın gemilerin fırtınalı tabiatı nedeniyle yanaşamadığı eski bir liman. Ayandon Yunanca ‘Aya Andon’ adlı azizin adının halk arasında söylenmesiyle oluşmuş bir sözcüktür.
Tam anlamıyla 28 ocakta başlayan fırtına
Birazdan yürüyüşe ve Haliç’i tepeden seyre çıkacağım. Umarım bu fırtına etkili olmaz bugün
Mutlu, güzel bir Pazar diliyorum.
Ve ayrıca, 24 ocak günü bir suikasta kurban giden, Ankara’da karlı bir sabah aracına binmek üzereyken patlayan bomba ile ölen gazetecimiz Uğur Mumcu’yu andık “Unutma Bizi“ oyunu ile...
Levent Üzümcü ve Orhan Aydın. Bir vokalist, bir de piyanist. Şarkılar, türküler, şiirler eşliğinde okuma tiyatrosu...
Gerçekleri arayan bir araştırmacı gazeteci ve onun karanlıkları aydınlatma çabası... Çabasında, ölümü göze aldığını biliyordu o yüzden her sabah arabayı tek başına çalıştırıyor, ailesine “Siz kapıda bekleyin! ben arabayı ısıtıp gelirim.” Diyordu.
Müstantik gelsin ve her bir parçası her bir yere dağılan bedenini bu hale getirenleri sorgulasın.
Anısına saygıyla...