Biz insanlar dans etmeyi neden severiz? Ezelden beri hep merak ettiğim bir sorudur. Dünyanın dört bir köşesinde binlerce çeşit dans var. Her ülkenin kendine özgü dansları, kıyafet ve müzikleri onların kültürlerini tanımamız için bir ipucu niteliğinde. Görsel farklılar o kadar belirgin ki hemen hangi ülke olduğunu söyleyebiliriz. Bale deyince Rusya, Sirtaki deyince akla hemen Yunanistan gelmesinin şaşılacak bir yönü bulunmaz.
Mesela; tiyatroya benzer bir anlatımla Çinlilerin Ejderha dansı ilginçtir. Rengarenk kıyafetleri ile dikkat çekici Hint danslarını kendi filmlerinde çok sık görebiliyoruz. Dünyanın başka hiçbir yerinde olmayan kendilerine has çalgılarıyla Afrikalı kabilelerin çıplak ayakla ettikleri dansları da çok farklı. Avusturya'nın Valsı, İspanya'nın Flamenko’su, Brezilya'nın Sambası, Ortadoğu'nun Oryantal dansı, Amerika'nın hip-hop dansı, İrlanda Step dansı var. Beni hep düşündürüyor insanlar neden dans etme ihtiyacı duyuyor? Sanırım tek cevabı var. O da mutluluk...
Dans sanki doğar doğmaz içimizde hep bizimle olan bir olgu ve hala dans etmeyenleri anlayamıyorum. Sevmeyenleri hele hiç anlayamıyorum. Çünkü minik bir bebek iken müzik sesi duyunca kafasını, elini, kolunu sallayan bir sürü komik ve eğlenceli videolar dolaşıyor sosyal medyada. Bir sınavı gecen öğrenci "Yuppi!" diye havalara uçunca bir iki kalça sallama hareketi yapmaz mı? Ve yahut maç kazanan takım birlikte sevinç dansı yapmaz mı? Hep mutlu anlarımızda içimizden gelen bazı figürler...
Benim ilk okul çağında hiç halk dansı folklor anım olmadı. Öğretmenlerim hep şiir okuturlardı ve bayrağı göğe çıkartma görevi verilen öğrenci olurdum her seferinde. Lisede yine edebiyat üzerine kompozisyon yarışmaları, sunumlar, okumalar... İçimde nasıl bir ukde kaldıysa otuz yaşımla beraber halk danslarına kaydolmaya karar verdim. O kostümleri giymek için can atıyordum. "Hangi yöre nasıl oynuyor?" merak kat sayım artarak devam ediyordu. "Kaşık oyunlarını sevmem" diye düşünüyordum. Buna rağmen ilk oynadığım yöre Bursa yöresine ait kaşıklı bir oyun oldu ve bu yanlış düşündüğümü farkettiğim en eğlendiğim oyundu. Sonra sırasıyla Diyarbakır, Kırklareli, Silivri, Gaziantep, Mardin, Kastamonu, Bilecik, Trabzon. Artvin, Bodrum, İzmir, Çiftetelli, Semah ve Potpori öğrendikçe hep daha fazlasını öğrenmek istiyordum tüm figürleri; Arabaya Taş Koydum, Reyhani, Silifkenin Yoğurdu, Payduşka, Temirağa, Çepik, Zigoş, Arzuyla kamber ve niceleri...
Altı yıldan beri dans ediyorum bazen sahneye çıkmaya bir dakika kala panik oluyorum. " Burada ne işim var, ben ne yapıyorum?" diyorum. Heyecandan elim, ayağım titriyor. O an krizi yönetemiyorum ama yine de yapıyorum çünkü bu kadar emek harcanıyor sonuna kadar götürmek zorundasın ve bittiğinde gösteri iyiki yaptım diye çok mutlu oluyorsun. Fark ediyorsun ki ne kadar rahat olursan o kadar hatasız oynuyorsun ve bir o kadar da eğleniyorsun. Eğlendikçe özgüven geliyor. "Harika dansçılar tekniklerinden dolayı değil, tutkularından dolayı harikadırlar."
Ayrıca; sağlık içinde faydası çok. Kalp sağlığı, kilo verme, esneklik, sıkılaşma daha ne olsun...
Bunların yanında takım çalışması, kavrama, yaratıcılık, yeni arkadaşlıklar, tanışmalar ve provalar arttıkça geç saatlere kadar çalışıp yorgunluktan öyle güzel, rahat, deliksiz bir uyku çekiyorsunuz ki anlatamam.
Bir de yan etkileri var vapurda, durakta fark etmeksizin hareketlerin sırasını, sayılarını ezberlerken "Bu deli ne yapıyor böyle?" bakışları ile baş başa kalabiliyorsunuz. İçimden "Boşver Alzheimer hastalığının ve diğer demans türlerinin etkilerini ortadan kaldırıyorum. O da bilseydi öyle bakmaz benimle oynardı." diyorum. O yüzden kadıköyde taksimde, meydanlarda dans edenleri görünce hiç durmayın sizde girin halaya, horona morale çok iyi geliyor.
Dans öğretmenlerim başta Sevgi Arslan ve yine; Uğur Bulut' a teşekkürlerimi bir borç bilirim.
Dans etmeyi sevmeyenlere ve daha önce hiç tatmayanlara özellikle diyorum ki; özgürce kimse bakmıyormuş gibi dans edin! Mutlu olun! Gülün! Eğlenin! Ruhunuzun buna ihtiyacı var.
Bir Japon atasözü der ki; "Müzik değiştiğinde dansta değişir." Hadi hayat ile dans edin!"
Mutlu pazarlar...
DERKENAR: Dans ile ilgili güzel sözler;
"içinde en azından bir kere dans etmediğimiz her gün kayıptır."
"Yüreğiniz şarkı söylüyorsa eğer, hayat sizi mutlaka bir gün dansa kaldırır."
"Müziğin sesini duymayanlar, dans edenleri deli sanırlar."