Nasıl iş bu
Her yanına çiçek açmış
Erik ağacının
Işık içinde yüzüyor
Neresinden baksan
Gözlerin kamaşır
Oysa ben akşam olmuşum
Yapraklarım dökülüyor
Usul usul
Adım sonbahar.
ATİLLA İLHAN
Bazen geçmek istemezsin aynı yollardan ve değişmesini istersin bildiğin tüm yolların. Aynı apartman, aynı merdiven çıkmak istemezsin basamakları... Hep aynı kişileri görmekten bir bıkkınlık gelir, hatta daha önce hiç görmediğin, hiç tanımadığın insanlar içinde olmak istersin. Bir ihtimal dillerini bile anlamadığın yabancıların içinde...
Mayıs ayının ilk haftası ve dışarıda bardaktan boşalırcasına yağan yağmur belki bana bu yazıları yazdıran. Oysa nisan ayı çok daha sıcak geçmişti ve kaptırmıştım kendimi yalancı bahara. Şimdi tekrar neden geri geldi kara bulutlar?
Biraz daha mı uyusam...
Hali hazırda dışarıda yağmur yağarken bir kitap okusam diye, seçiyorsun Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali'den. Hayır! Canın okumak istemez.
İyi hissetmek için bazı sabahlar ilk iş olumlamalar yaparsın. Sonra bir uğraş bulursun diyelim ki; bir müzik aleti çalarsın ve yahut yemek yaparsın hani odaklanayım da zihin hiçbir şey düşünmesin diye." Hiçbir şey düşünmeyen zihin olamaz! Niye buna zorluyorsun" diye kızarsın bu sefer de kendine. Buna bir de neyi düşündüğünün bilinmezliği eklenince daha çok canın sıkılır ve o nedenle boğulucak gibi olunca atarsın kendini sokaklara... belki sahil, belki orman, doğa da bir yürüyüş...
O da kesmez. Nereden gelir bu sıkkınlık hali aniden? Neden ne yapsan da o küçücük bedeninle sığamazsın koca derya olan yer yüzüne?
Gezegenimiz gibi bizim içimizde de mevsim geçişlerimiz var. Bir uyanıyorsun ki kara kışssın nemrut suratlı, ertesi sabah ılık bir meltem esiyor senden yana ve kara kıştan eser yok. Olur olmadık her şeye gülesin geliyor, iyice sıyırıyorsun hatta dibine kadar. Boşveerr! diyorsun bilinmezlikte yol alan ruh haline. Açıyorsun youtube videolardan “Al basmadan donu var." türküsünü, azıcık oynuyorsun hiç bir şeyin kalmıyor o anlık yada şimdilik... sonralık ... yettiği kadar...
İnsanoğlu için dengesiz deniliyor ya bazen haksızlıkta sayılmaz. Yaradılışımızda var bir dengesizlik. Birçok seviyoruz, bir tiksiniyoruz, olur olmadık küsüyoruz. Ne bileyim! bir garip insanız işte... Hırslanıyoruz, yarışıyoruz, daha çok iyiye, daha çok diye diye ... Ve o dahalar her ne ise...
Hiç korkmayın bu delilik hallerinizden ve bir soluk izin verin bu dengesizlik esintilerinize. Kendinize çok da yüklenmeyin. Bir açılıp, bir kapanın. Durun, durulanın. Sevin yaralarınızı. Kendinize daha çok sarılın.
Hayat çok şeydir sanıyoruz ya belki de hiçbir şeydir. Bu kadar itina göstermeye değmez sadece yaşayın yeter. Hele günlerden pazarsa... Ruhunuzu bi salın ya..