Türkiye Futbol Milli Takımımızın Avusturya'ya karşı 2-1 skorla üstün geldiği maç sonrası, Milli Takım oyuncularımızdan M. Demiral'ın seyirci huzurunda BOZKURT işaretli sevinç gösterisi...
Sosyal medya, haber kanalları, basın, yayın, halkın ve sokağın diline adeta pelesenk adeta...
Akademisyenlerimizden tutunuz da her konuda fikir yürüten ben misal vatandaşların, ekonomik sıkıntılarından sebep parklarda gün geçirmekte olan emeklilerimizin dahi birinci derece gündemi, önceliği haline bürünmüş durumda...
Hatta UEFA tarafından alınan kararla Milli Takım oyuncumuz hakkında verilen 2 maçlık ceza duyulduktan sonra, iktidar, muhalefet... Siyaset ve siyasetçilerin takvim, program ve randevularına kadar müessir olduğu da anlaşılmakta...
Tıpkı her bir Türk vatandaşımızın gururlandığı gibi, 2-1’lik netice sonrası benim de göğsüm kabardı, Türk Milli Takımımızın galibiyetinden onur ve gurur duydum elbette...
Doğrusunu isterseniz BOZKURT işaretli sevinç gösterisinden ziyade beni düşündüren, bir sonraki rakibimiz ve mücadelenin nasıl geçeği idi...
UEFA'nın ceza biçeceği gelemezdi aklıma!
Sahaya atılan cisimler!
Nitekim başka başka oyuncuların yapmış oldukları işaretler dururken Türk oyuncuya böyle bir ceza uzaktı akıldan ve adaletten...
Kesilecek ise mesela!
Kameraya karşı formasını çıkaranlara, kamera karşısında ve seyirciye aldırış etmeden çim sahaya tüküren her oyuncuya kesilebilirdi bu ceza...
Benim nazarımda; geçtiğimiz yıl "Filenin Sultanları" voleybolcu millilerimizin ülkemize yaşatmış oldukları sevinç ve gururun benzerine futbolda da yaklaşmış olmak, Futbol Milli Takımımızın da aynı sevinci yaşatmasını beklemek inanınki, daha heyecan vericiydi...
Türk Milli Takım oyuncumuz M.Demiral, futbol oyuncusu olmasının yanında hiç kuşkusuz bir Türk Vatandaşı ve Türk Çocuğudur.
2 Gole imza atmış bir Türk oyuncu olarak BOZKURT simgesi yapmış olmasına başka başka anlam yüklemek, "Yok efendim BOZKURT işareti mevcut bir siyasi partinin, partililerin simgesi imiş; M. Demiral, BOZKURT yaparak o adrese selam, mesaj göndermiş..." türünden çıkarım ve üfleme yapmak, kanaatimce niyet okumak, önyargı, peşin hükümden öteye değildir.
Düğün- Bayram,
Cenaze- Miting,
Coşku ve Sevinç,
Asker gönderme...
Bu ve benzeri sosyal etkinlikler dahilinde, BOZKURT işareti yapanların alayı, isnat edilen o partili olmuş olsaydı, 22 yıllık iktidar AKP olamayacağı çok açık ve aşikâr idi...
Velev ki, yapılan çıkarımlar, yorumlar ve niyet okumalar doğru ve M. Demiral bu işareti o maksatla yaptı...
Türk vatandaşı olarak bu bir siyasi tercih, fikir ve düşünce özgürlüğü değil mi?
Parmak kaldıranı, el sallayanı, şapka takanı, kot giyeni, fular takanı... etiketleyecek miyiz? Kategorize edip afişleyecek, ayrıştıracak, ötekileştirecek miyiz?
Türkiye'mizin en büyük eksiği, handikaplarımızın en büyüğü bu değil mi?
Türkiye'mizin bu hal ve ahvalden çok çektiği, şekilcilik ve ritüellere takılıp kaldığı,
Bu ve benzeri sebeplerden yol mesafe alamadığı hâlâ anlaşılamadı mı?
Hülasa...
BOZKURT; Adriyatik’ten Çin Seddine,
Dünya genelinde yaşayan 500 milyon civarında Türk insanının simgesi ve sembolü olarak kalmalı ve sahiplenilmelidir.
Türk kimlik ve karakterini sembolize eden BOZKURT işaretini, tek bir partiye havale ve ithaf ederek sahiplenmekten kaçınmak, uzaklaşmak ve yadırgamaktır yanlış olan ki; böyle yapıldığında, bir partiye tescillenmiş olmaz mı?
Türkiye'mizin ve Milletimizin #toptankabulcü #toptaninkarcı #önyargıcı #şekilci #ritüelci #biatçı #riyakar #kartvizitçi yaklaşımlardan kurtulması esas zarurettir.
Ya benimsin ya toprağın...
Bizden değilsen tu ka ka...
Benimle aynı düşünmüyor isen hainsin...
Elde #makas #ustura #bıçak ölçüsüz, kalıpsız, üsulsüz ve fütursuz kaftan biçer mahiyetten çıkması, çıkarılması elzemdir- lüzumdur ve de şarttır.
Keşke; suni- yapay- edilgen- algı yüklü gündemi konuşabildiğimiz kadar,
Asıl üzerine gitmemiz gereken, aciliyet ve ivedilikle önlem alınması gereken gerçek problemlerimize de odaklanabilsek!
Mesela...
Salma vergileri, zamları, un, yağ, şeker, mutfağı, ekonomiyi, sağlığı, yargıyı, adaleti, hukuku, güvenliği, sosyal politikaları, demografik yapımızı bozmaya yönelik göç ve istilayı...
Gazze' de katledilen çoluk çocuk, kadın, erkek sivillerle ilgilendiğimiz gibi; Kayseri, Konya, Antep... Suriye'li gerginliğini;
Yakılan, yırtılan Türk Bayrağını,
Talan edilen, ateşe verilen Türk Tırlarını...
Bütün bunlar M.Demirağ'ın BOZKURT işaretinin gölgesinde mi?
Önemsiz mi, az mı, küçük mü, yoksa...
"Başımızı kuma gömelim mi" isteniyor?