Türkiye'mizin sosyal, ekonomik, kültürel, ahlaki ve etik değerler anlam ve alanında adım adım uçuruma sürüklendiği, ibret nazarıyla bakabilen herkesin ortak kaygısı ve çekincesi olsa gerektir...
"Maazallah, hafazanallah, dua ve niyaz" ile bu iş kurtarılamayacağı barizen açıktır.
Allah'tan hele... "Ben Ekonomistim, verin yetkiyi, görün hele faiz ve enflasyonla nasıl baş edilirmiş görün" diyebilen bir hükümet başkanı var!
Bu büyük şansa sahip olduğumuz halde maalesef...
Temmuz 2024 itibarıyla; yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik, gelir dağılımında dengesizlik halkın çoğunluğunu bezdirmiş, yıldırmış durumda...
Esnaf siftahsız kepenk kapatıyor.
İşçi, gündelikçi, yevmiye ile çalışanlar emeğinin karşılığını alamıyorlar.
Belediyeler dahil, esnaf, sanatkâr, hizmet sektörü, turizmciler SSK- BAĞKUR primlerini ödeyemiyorlar...
Haziran ve temmuz ayları yaş meyve ve sebze, hasat sezonu olmasına karşın, enflasyon rakamları yükselmeye devam ediyor.
Doğru değerleme yapmadığı herkesçe malum, kimsenin güven duymadığı TUİK verilerine göre bile; temmuz ayında enflasyon %60'ın üstüne çıkmış durumda...
Köylü ürettiği karpuza tarlada 75 kuruştan alıcı bulamazken, aynı karpuzun market tezgahında kilogram fiyatı 19-20 lira.
1 litre mazot 45 TL
1 torba gübre 700- 800 TL’den tüketilirken,
1kg buğdaya 7-8 TL değer biçildiği halde, maalesef alınıp satılamıyor!
Peki ama neden?
Rusya- Ukrayna savaş halini sürdürdüğü halde,
Buğday- Arpa- Hububat üreticisi ülkeler bizden iyi durumda...
O halde bu işte bir "Bit yeniği olduğu" çok açık değil mi sizce de?
Malumu üzere 2016'dan sonra eksen değişikliği yaşayan Türkiye'miz,
MHP lideri Dr. Bahçeli’nin olağanüstü gayret ve destekleriyle "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" denilen, dünya genelinde örneği, benzeri bulunmayan bir acayip, bazılarımıza göre de ucube bir sistemle yönetilmektedir zira!
Bu sistemin hazırlanmasında ve uygulamaya konulmasında büyük emeği bulunan Sayın Bahçeli de dahil olmak üzere, cümle alem biliyor ki bu acayip ve eşi benzeri olmayan uygulama, "Mademki Başbakan Erdoğan anayasaya uymuyor, o halde Anayasayı Erdoğan ile uyumlu hale getirilsin ki, Erdoğan- AKP Hükümetinin meşruiyeti tartışılmasın" riyakarlığıyla ayarlanmış... "Minareyi çalan kılıfını hazırlar" sadedinde dizayn edilip hazırlanmış ucube bir sistem olduğu, sonuçları itibarıyla pekâlâ görülebilmektedir.
Ne yazıktır ki, bu sistemle birlikte ve benim de kanımca...
1- Cumhurbaşkanlığı, Başkomutanlık makam ve müessesesi fiilen ortadan kaldırılmıştır.
a) Çankaya Köşkü (Cumhuriyetin kurucusu ve Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ten bu tarafa)
Devletimizin cumhurbaşkanlığı ve başkomutanlık müessese ve makamı olarak dünya genelinde saygınlık kazanmış Çankaya Köşkü devre dışı bırakılmıştır.
"İtibar saraylarla sürüyor, sürdürülebilir olsaydı... Osmanlı Devleti yıkılmış olur muydu?"
Zira cumhur halktır, millettir.
Cumhurbaşkanlığı; tarafsızlık makamıdır ki, nüfusun, halkın, milletin tamamını kucaklamış olsun.
Başkomutan Türk Ordusunun başkomutanıdır.
Türk Ordusu; Türk Milletinin evlatlarından müteşekkildir.
Velev ki, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre Cumhurbaşkanı; aynı zamanda Türk Ordusu ve Türk Milletinin başkomutanıdır.
2- TBMM, etkisizleştirilmek, edilgen ve emir alır pozisyona düşürülmek istenmiştir.
Oysa cumhuriyetin temel ilkelerinden birisi;
"Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir" şeklindedir.
Nitekim, hiçbir gerekçe ve zaruret olmaksızın TBMM MİLLETVEKİLİ sayısı 600’e çıkartılarak Gazi Meclis sulandırılmak, laubalileştirilmek istenmiştir.
600 Milletvekilinin danışmanları, sekreteryası, maaşları ve özlük hakları da dikkate alındığında, devletimizin hazine ve bütçesine bindirilen ek maliyeti de cabası...
3- Yargı ve hukuk sistemi...
Kuvvetler ayrılığı ilkesi tahrif ve tadil edilmiştir.
Yargı ve hukuk vesayet altına alınmak istenmiştir.
Uyulmayan Anayasa,
Kararları tenkit edilen AYM,
"Maaşlarını benim ödediğim yargı mensupları..." şeklinde sarfedilen sözler ve yaklaşımlar...
Tüm bu söylem ve eylemler dikkatle ve özenle analiz ve tahlil edildiğinde, bu sistemin doğru sonuç vermediği, vermeyeceği sürpriz değil; bariz ve aleni bir gerçekliktir.
Cumhuriyet ve demokrasinin evrensel ilke ve prensipleri bellidir.
Amerika'nın yeniden keşfine gerek yoktur.
Cumhuriyet: halkın kendi kendisini yönetme biçimidir; özgürlüktür, bağımsızlıktır.
Demokrasi: biat- sadakat, riayet, riyaset, sultan, saltanat, el etek öptürmek değil; özgür ve özgül düşünebilmektir.
Akıl, fikir, düşünce; hak, hukuk, adalet ekseninde herkesin, her bir bireyin eşit, adil şart ve imkanlara haiz olmasını gerektirir.
Bu neden ve gerekçelerle Türkiye’nin;
İki turlu ve iki aşamalı (senato- meclis) parlamenter sisteme yönelmesi, cumhuriyeti ve kuruluş değerlerini yeniden özümsemesi,
İktisat Kongresi...
Yerli ve Milli Tarım ve Üretim Seferberliğini başlatması,
Toprak Reformu,
Toprak Analizi,
Stratejik Tarım Politikası,
Sulanabilir Arazi,
Tarım ve Hayvancılık Hibe ve Desteği,
Köy ve köylünün kalkındırılması, köylerin rehabilitasyonu ve köye dönüşün teşvik edilmesi yönünde sübvanse imkanlarını aramalı, hızlandırmalı ve AB Uyum Yasaları çerçevesinde KOTA uygulamasını kaldırmalıdır.