Öyle bir devirde yaşıyoruz ki; her şeyimiz görsel, her yaptığımız göz önünde...
Def-i hacet, tuvalet yaşantımız haricinde ne varsa kayıtta, kamerada, camda...
Banyoyu bu cümleye ekleyemezdim, küvet- jakuzi- duşakabin, avret yerlerini sabun köpüğüyle güya kapatıyormuş gösterenlerin şovları tıklanma rekoru kırmakta zira...
Restoran, kulüp, bar...
Kuş sütü eksik, donanımlı masa başı paylaşımlar masum ve makul görülür oldu günümüzde...
Eskide kaldı, "alabilen- alamayan var" hassasiyetince görünmesin diye saman kâğıda sarılıp eve götürülen yiyecek, içecekler...
Bir tarafta, Yatak Odasını, Gardırobunu magazin yayınına açarak gündem savaşı veren "ünlüler..."
Sahne elbisesi denilen transparan kıyafetlerle çıktıkları seyircilere plaj keyfi, havuz başı görseli yaşatan "Starlar..."
Reytingler patlasın diye pornoyu aratmayan diziler...
Tik-Tok, Instagram, Facebook...
Sosyal medya fenomenleri sardı her yeri...
Yatak odası, loş ışık, makyaj aynası karşısında dantelli tango, sütyen striptiz yaparak yıldızının parlayacağını, takipçi sayısında zirveyi yakalayacağını zanneden fantastikler...
Sadece sosyal medya mı?
Keşke diyesi geliyor insanın!
Keşke; Instagram kapandığında hepsi biter diyebilseydik...
Peki ya bar, pavyon, park bahçe, okul yollarında ayak üstü sevişen 15'likler...
Erkeğin ağzına yakışmayan küfürlerle birbirine laf sokan 10- 12 yaşında kızlar...
Okul önü, arka sokak, köşe başında ot satan mobil tacirler...(!)
Başında türban, kıçına zorla geçirdiği kot pantolon, bujileri vitrinini yüzünde taşıyan kraliçe endamında "Başörtülü Bacılar...”
Milyonluk jeeplerin direksiyonunda havasından geçilmeyen muhafazakâr görünümlüler...
Fazla söze ne hacet!
Yıkanmış çamaşırlarını balkona asarken, komşunun gözüne takılmasın diye iç çamaşırlarını arka sıraya asan bir toplumdan, iç çamaşırıyla sokakta turlayan bir nesil çıkarmayı başardık ya...
Ne desem?
Nereye bağlasam bilemedim! Bütün suç "Teknolojide, Telefonda, Televizyonda, Sosyal medyada mı" desem?
Yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre;
Ülkemizde yaşayan 100 kişiden 93'ü "Müslümanım elhamdülillah" dediği, 100 kişiden 85'inin "Anadilim Türkçe", 100 kişiden 86.4'ü "Kurucu Lidere şükran duyuyorum" diyebildiğini veriler söylüyormuş.
Bu verilerden hareketle...
Bir bakıyorsun ki, %-93 Müslümanım diyenlerin WhatsApp durum- sosyal medya hesapları "Perşembe akşamından başlayıp, Cuma saatine kadar "Hayırlı Cumalar" mesajıyla dolu.
"Anadilim Türkçe" diyen %-85'lik kesim ile “Z Kuşağı" gençlerin en çok kullandığı terim "Hello, okey, çav, çüs, love you..." sözlük dağarcığı 100- 150 kelimeyle sınırlı...
"Kurucu Lidere şükran duyduğunu" söyleyen %-86.4'lük kesime rağmen, "Keşke Yunan kazansaydı..." diyen püsküllü hayranlarına sempati, ilgi duyan, Cumhuriyet dönemine "sömestri tatili" diyebilen kesim ve azınlığa siyaseten destek verenlerin oranı da %-13.6 olmadığı çok aşikâr, hatta kesin...
Heyhat!
"Dindar nesiler yetiştireceğiz- yetiştiriyoruz" diyenlerin kurduğu iktidar 22 yılını devirmek üzere...
Bir başka deyimle, iktidarla doğan bu çocuklar 22 yaşında...
Ve maalesef "Z Kuşağı" tabir edilen gençlerin arasında ateist, deist, satanist... Cinsiyet değiştirmek için sıra bekleyenler azımsanmayacak boyutta...
Instagram- Tik-Tok- Facebook... Sosyal Medyayı toptan kapatsak bu iş çözülür mü?
Bulamadım, bilemedim!
O meçhul sorunun cevabını, nereye- hangi esbaba bağlayayım ki?
Kimseyi zan altında bırakmamak adına bari şöyle söyleyeyim.
"Uyan ey gözlerim, gafletten uyan."
"İnsanı düzelt ki, dünya düzelsin."