Ekonomik özgürlük olmaksızın fikir, düşünce hürriyetinden, bireysel özgürlük ve haklardan söz edilemez. Temmuz 2024 itibarıyla, kamuoyunda beklentiye ve umuda dönüşen ara düzenleme(zam)...
Hükümet tarafından gelen haberlere göre "Tasarruf tedbirleri- Bütçe yükü..." endişe ve bahanesiyle "asgari ücret ve emekli maaşlarına dokunulamayacak" yönünde...
İyi de!
Nasrettin Hoca'dan nakledildiği üzere... "Doğurmayan Kazan ölmez."
O halde...
Kamuoyu karşısında izah ve karşılık bulmayacağından hareketle çekindiğinizden sebep...
Adını dahi koyamadığınız, emtia- tüketim maddeleri üzerine giydirme yapmak suretiyle, üstü örtülü olarak toplamayı planladığınız,
"Dolaylı Vergileri" kimden, kimlerden, hangi kesimden toplayacaksınız?
Doğurmayan kazanın ölebileceğine kim inanır?
Sayın Şimşek, bilmiyor olamaz, vermeden alamazsınız!
İktisatçı veya ekonomist kariyeriniz olmasa da iyi bir portföy yöneticisi olduğunuzdan hareketle, yatırımcı, müşteri, mevduat sahiplerinin psikolojisini doğru okuyor olabilirsiniz...
Bu özgüvenden sebep; emekliyi ve asgari ücretliyi kendi portföyünüzde kayıtlı ve tahakkümünüz altında kalabileceklerini düşünüyor da olamazsınız herhalde!
Lakin...
Önüne ot koymadığınız eşeğe semer vuramaz,
Yem vermediğiniz İnekten süt çıkaramazsınız!
"Teke'den süt sağılmaz." sözünü hatırlıyor olmalısınız!
Emperyalistler, kapitalistler dahi sömürüsü altında tuttukları ülkeleri önce besler, yatırım yapar, ortak olur, ayakta kalmasını sağlarlar ki; eşek ölmesin,
İnek sağılabilsin...
Oturduğu dalı kesenin aklına güvenilir mi?
Fark vermediğiniz asgari ücretliden, zam vermediğiniz emeklinin neresinden vergi toplayacaksınız?
Etinden mi, sütünden mi faydalanacak, derisini mi yüzeceksiniz?
Yere yatırıp, başına bastırarak mı?
Hiçbir zaman Türkiye'den büyük olamayacağına inandığımız, tahakkuk ettiği halde vergilerini sildiğiniz, affettiğiniz 5'li Çeteden mi toplayacak, tahsil edebileceksiniz?
Bunun adına "Ekonomi Bilmek, Tasarruf Tedbiri, Bütçe İstikrarı, Sıkı Para Politikası" falan diyemezsiniz!
Bu anlayışın adına, doğrudan doğruya "IMF programı" denilebilir.
Bunun adına "Dünya Bankasının" Türkiye üzerine kurgusu,
Emperyalizmin, kapitalizmin Türkiye planı... Belki denilebilir!
Her ne kadar dillendirilemiyor olsa da...
Bunun adına "Düyûn-ı Umûmiye " benzerliği denir ki; Osmanlı İmparatorluğunun sonu malumdur...
Türkiye'mizin acil ve en önemli önceliği Yeni Anayasa falan değil,
Hazine, maliye, ekonomi, tarım, eğitim, adalet, hariciye, dahiliye, ulaştırma... politikalarını baştan aşağı gözden geçirip, yeniden düzenlenmesidir.
İtalya misali... "Temiz Eller Operasyonu" lüzumdur, elzemdir...
Türkiye'mizin fakiri fukarası, asgari ücretlisi ve emeklisi tok değilse de aç değildir!
Her şeye rağmen "çok şükür" diyebilmektedir.
Dünya genelinde olmak kaydıyla...
Asıl doymayan, doyurulamayan, doyuramadıklarımız...
Geminin güvertesinde seyahat eden zenginlerdir.
Gelir adaleti, vergi adaleti, fırsat eşitliği, fikir ve düşünce hürriyeti...
Hülasa...
Demokrasinin araç ve unsurları ihya edilmeksizin, vatandaş nezdinde güven duygusu, hissiyatı oluşmaz, oluşamaz!
Tutulmayan sözün,
Uyulmayan Anayasanın,
Uygulanmayan Hukukun,
Geciken Adaletin hiçbir hükmü olmadığı herkesçe malumdur...